Uzun ve ince bir yolda kanat çırpan yaralı kuşları Atıkları, kirlenen denizleri, havayı, can cekişen doğayı Unutulan dostlukları, acı hatıraları Aklından geçen bütün duyguları Yaz kardeşim yaz…
Zamana kurşun gibi düşen ağrıları Anlamsız sevdaları, karşılıksız aşkları Seni çılgına çeviren kusurları, suçları, suçluları Horlanan özürlüleri, çocukları, anaları, yaşlıları Yaz kardeşim yaz…
Belirsizliklerde eriyen yaşlı çocukları Savaşları, işgalleri, kuşkuları, korkuları Özlerinden koparılan şehirleri, insanları, hayvanları Açlıkları, susuzlukları, uykusuzlukları, umutsuzlukları Yaz kardeşim yaz…
Hasret türkülerini, özgürlük şarkılarını, Kahramanlık destanlarını, İhanetleri, hainlikleri, soğuklukları, ayrılıkları, aykırılıkları, Üstümüze çöken kara bulutları Yaz kardeşim yaz…
Hissiz Avrupa’yı, isgalci ve sömürgeci Amerika’yı Onun bunun maşası olan yöneticileri, korkulukları Şuursuz kalabalıkları, gaLet yüklü politikacıları, Dost, akraba tanımayan çıkar düşkünlerini, bencilleri, oyuncuları Yaz kardeşim yaz…