Üzeyir Lokman ÇAYCI : ŞEHİRLEŞME VE ÇIKAR KÖPRÜLERİ
4 pages
Turkish

Üzeyir Lokman ÇAYCI : ŞEHİRLEŞME VE ÇIKAR KÖPRÜLERİ

-

Le téléchargement nécessite un accès à la bibliothèque YouScribe
Tout savoir sur nos offres
4 pages
Turkish
Le téléchargement nécessite un accès à la bibliothèque YouScribe
Tout savoir sur nos offres

Description

Şehirleşme ve çıkar köprüleri Üzeyir Lokman ÇAYCI İç Mimar – Endüstri Tasarımcısı Bilim adamlarını dışlayanlarülkemizi ve şehirlerimizi tanınmaz hale getirdiler! İstanbul’a üçüncü köprüyü yaptırma girişimi, şehircilik kurallarına, tarihe, tarihi dokuya hakaret ve tecavüz anlamına gelmektedir. Henüz mevcut ulaşım vasıtalarını değerlendiremeyen insanlar bugünlerde üçüncü bir köprünün yapımı için kollarını sıvadıklarını açıkladılar. Neye ellerini attılarsa orasını para kazanma alanı haline getirdikleri gizlenmeyen bu zihniyet, bilim adamlarından, mimar ve mühendislerden, çevrebilimcilerden ve halktan kopuk kararlarla şehirlerimize adeta can çekiştiriyorlar. Demokrasiyle, ilimle, bilimle ilgileri olmayan kararlarla şehirlerimiz yozlaştırılıyor. Halkı yanıltıcı propagandalara; kirli bilgilere aracılık yapan yandaş odaklar, olumsuzluk üreten icraatları «mükemmellik» boyamasıyla gündeme getiriyorlar. Yağmur yağdığızaman yerinde sayan, budanan, felaketler üreten şehirler karşımıza çıkıyor. Çabuk unutuluyor yıkımlar ve ölümler. Çok geçmeden sorumsuzyöneticiler hiçbir şey olmamış gibi tekrar karşımıza çıkıyorlar ve akla gelmeyecek sözler sarfediyorlar. Dere yataklarına imar izni veren onlar, tarihi, doğayı, ormanları katleden onlar... Bilgisiz, güvenilmeyen, hizmet üretmeyen, şehirciliği, belediyeciliği bilmeyen bu kişileri yalnız bırakma yerine onların peşlerine takılan, onları alkışlayanlar da sizlersiniz!

Informations

Publié par
Publié le 18 juillet 2017
Nombre de lectures 37
Langue Turkish

Extrait

Şehirleşme ve çıkar köprüleri
Üzeyir Lokman ÇAYCI İç Mimar – Endüstri Tasarımcısı
Bilim adamlarını dışlayanlar ülkemizi ve şehirlerimizi tanınmaz hale getirdiler!
İstanbul’a üçüncü köprüyü yaptırma girişimi, şehircilik kurallarına, tarihe, tarihi dokuya hakaret ve tecavüz anlamına gelmektedir. Henüz mevcut ulaşım vasıtalarını değerlendiremeyen insanlar bugünlerde üçüncü bir köprünün yapımı için kollarını sıvadıklarını açıkladılar. Neye ellerini attılarsa orasını para kazanma alanı haline getirdikleri gizlenmeyen bu zihniyet, bilim adamlarından, mimar ve mühendislerden, çevrebilimcilerden ve halktan kopuk kararlarla şehirlerimize adeta can çekiştiriyorlar. Demokrasiyle, ilimle, bilimle ilgileri olmayan kararlarla şehirlerimiz yozlaştırılıyor. Halkı yanıltıcı propagandalara; kirli bilgilere aracılık yapan yandaş odaklar, olumsuzluk üreten icraatları «mükemmellik» boyamasıyla gündeme getiriyorlar.
Yağmur yağdığı zaman yerinde sayan, budanan, felaketler üreten şehirler karşımıza çıkıyor. Çabuk unutuluyor yıkımlar ve ölümler. Çok geçmeden sorumsuz yöneticiler hiçbir şey olmamış gibi tekrar karşımıza çıkıyorlar ve akla gelmeyecek sözler sarfediyorlar. Dere yataklarına imar izni veren onlar, tarihi, doğayı, ormanları katleden onlar... Bilgisiz, güvenilmeyen, hizmet üretmeyen, şehirciliği, belediyeciliği bilmeyen bu kişileri yalnız bırakma yerine onların peşlerine takılan, onları alkışlayanlar da sizlersiniz! Ben 30 yıldır Avrupa’dayım, sicim gibi Avrupa ülkelerinde de yağmurlar yağıyor. Bir saat süren yağmurlardan sonra yollarda evlerde su birikintilerine rastlamanız mümkün değil... Ben bir çok kez bir çok kasabalardan geçerek yıllardır bu ülkelerde seyahat ediyorum. Halk yol yapımında asbestli asvalt kullanıldığını tespit ederek resmi başvurularda bulunuyorlar. Mahkeme kararlarıyla halk egemenliği devreye giriyor, hatalar ve ihmaller ortadan kaldırılıyor! İstanbul gibi bir büyük kentte dere kenarlarına korkuluk dahi koymayan belediye yönetimlerini hâlâ görevde tutanların suçlanması gerektiğine inanıyorum. Partizan, bilgisiz, sorumsuz, milleti düşünmeyen, çıkarcı partilere asla görev verilmemelidir.
Sayenizde şehirlerimiz şehircilikten anlamayanlara teslim edildi
Ey İstanbul halkı, AKP’lilere İstanbul’u teslim etmenizin, yapılanlar karşısında sessiz kalmanızın getirileri ve götürüleri karşısında sorumluluk hissetme zamanınız gelmedi mi? Avrupa ülkelerinde her sokağa konulan yüksek basınçlı su musluklarının (1) benzeri yangın tedbirleri, deprem için bilimsel şehirleşme projeleri, sel ve su baskınları için su kanalları konularında hiçbir olumlu ya da bilimsel girişimleri bulunmayanların köprü konusundaki çıkışlarını, hukuksuzluk yansıtan art niyetlerini, emperyalist ülkelerle çıkar işbirliklerini irdelemek mecburiyetindesiniz!
AKP’li Eyüp Belediyesinin rant uğruna bölgede bulunan tek çocuk parkına market ve cami yaptırmak için harekete geçtiğine de şahit olduk. Şehirlere soluk aldıran, park, bahçe gibi yeşil alanları imha eden bu anlayışa karşı hukukî ve demokratik cevap vermek hepimizin görevidir. Geleceğin ışıkları çocuklarımızı dışlayan ve umursamayan bu zihniyetten asla olumlu hizmetler beklemiyoruz. Şeffaflıktan uzak, halktan kopuk, çıkar bağlantılı, anayasa ihlâlleriyle beslenen, zulme dayalı, geleceğe problem taşıyacak AKP siyasetinin kimlerle bağlantılı olduğu ve kimleri memnun etmeye çalıştığı artık belirgin hâle gelmiştir!
Yani AKP yöneticileri üçüncü köprü konusunu da İstanbul’a, İstanbul halkına hizmet için gündeme getirmemektedirler. Bize gelen belgelere ve kamuoyuna yansıyan bilgilere göre şimdiden seçilen rant bölgesinde arazilerin parsellenmekte olduğu ve çıkar arenası oluşturulduğu görülüyor. Bu aynen üstünde elbisesi, ayağında pabuçları olmayan aç bir insana makyaj yapmaya benzemektedir. Yani İstanbul’un öz sorunlarının üstü örtülüyor, ya da gizlenmeye çalışılıyor. Şehirlerin çöken alt yapıları, sık sık tekrarlanan elektrik ve su kesintileri, halkın dengesizleştirilen yaşam seviyeleriyle biçimleri, çıkabilecek yangınlara, olabilecek depremlere, yağmur ve sel felaketlerine karşı en ufak bilimsel tedbir almayanlar şimdi üçüncü köprü için kollarını sıvadılar.
AKP zihniyeti rant uğruna İstanbul’un ve İstanbul halkının geleceğiyle oynuyor!
AKP’li yöneticiler tarafından ülke çapında sizin önünüze örülmekte olan duvarları henüz farkedemediniz. Daha önceki yazdığım şehirleşme konusundaki yazılarımda bahsettiğim gibi, bir şehrin temiz su üreten yüksek tepeleri ve ormanlık arazilerinin katliamları karşısında şimdiye kadar İstanbul halkının güç birliği yaparak karşı çıkmaları gerekirdi! Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde anayasa değişikliğiyle ilgili oylamalar sırasında AKP’li yöneticilerin her 19 AKP milletvekilini bir AKP milletvekiline denetlettiren demokrasi dışı bir AKP görüntüsünü tüm ülkemizde değişik biçimlerde görüyoruz.
Ortaya çıkan gerçeklerle AKP’li yöneticilerin «dünyayı biz yarattık, her şeyi biz biliriz, en iyisini biz yaparız» edâları da çöktü!
Yazılarımdan dolayı bazı AKP milletvekilleri de bana hak verdiklerini söylüyorlar. Kendilerinin de bu vahim gidişattan oldukça rahatsız olduklarını, tehdit ve baskı altında bulunduklarını söylüyorlar. Hattâ kendileri aleyhinde duyum aldıkları zaman üzerlerine kalabalık AKP milletvekili grubuyla gelindiğini, kendileriyle ve çocuklarıyla ilgili tehditler yapıldığını ifade ediyorlar. Bu AKP milletvekilleri, AKP yöneticilerinin de üstünde bir baskının Türkiye dışında hazırlanan projelerle ülke genelini ilgilendiren, Türk Silahlı Kuvvetlerini ve şehirlerimizi yozlaştırmaya yönelik uygulamaların hepsinin temelinde emperyalist oyunların olduğunu belirtiyorlar.
Öğrencilik yıllarımda aldığım projelerle ilgili olarak okul dışında insan psikolojisinin tasarım üzerindeki etkileri konusunda çeşitli araştırmalar yaptım. İlim adamlarıyla görüştüm. Yayınları araştırdım. Bizzat görüştüklerimden biri de Prof. Dr. Ayhan SONGAR’dı. Onun bana anlattığı bir konuyu size nakledeceğim : «Adamın biri bir soğuk kış günü tilki avına çıkıyor. Her taraf buz tutmuş. Ağaçlardan sivri sivri buzlar sarkıyor... O elindeki su dolu bir ibrikle dallarından tutunarak ağaçlardan birinin üzerine çıkıyor. Yukarıdaki dallardan birine oturarak, beklemeye koyuluyor. Nihayet bir tilki uzaktan görünüyor. Olacak ya, geliyor ağacın altına, bir sağa bir sola bakıyor, sonra ağacın dibinde kuyruğunu sallaya sallaya uyuklamaya çalışıyor. Tam uyuduğu zaman bizimki bunu farkederek yukarıdan ibriğindeki suyu tilkinin tam kuyruğuna gelecek şekilde döküyor. Dökülen suyla tilkinin kuyruğu buzun içinde kalıyor. Bizim tilki avcısı hemen ağaçtan iniyor... Ve cebinden ustura bıçağını çıkarıyor ve tilkiyi «pişştttt» diyerek uyandırıyor. Tilki uyanır uyanmaz kaçmak isterken usturasını tilkinin başına doğru ve yere dik kavis yaparak vuruyor. Tilki gidiyor, postu orada kalıyor...» AKP yöneticilerinin bugün kendileriyle ilgili yansıttıkları bu anlatıma ve aktarılmak istenilenlerle büyük benzerlik taşıyor. Ülke gerçeklerinin dışında, hukukla izah edilemeyen, suçlarla çevrili, insanî değerleri dışlayan, dinî, ahlâkî, millî unsurları yozlaştıran bir politika içinde önceliklerini belirleyememiş bir görüntü arzediyorlar!
AKP’li yöneticiler Ankara’da ve İstanbul’da can alan çukurları ve göletleri tehlikesiz hale getirme yerine kendilerine gelir getirecek çıkar kapılarını aralıyorlar!
Mimaride, şehirleşmede, yapılaşmada, siyasi yapılanmada, hukukta, yargılamada, sağlıkta, ulaşımda, ekonomide, ziraatta, hayvancılıkta, eğitimde, insani ilişkilerde, millete yaklaşımda, AKP ile Türkiye bir çöküşü yaşıyor. İstanbul için üçüncü köprüyü düşünmek İstanbul’a, İstanbul halkına ve tarihe kötülük yapmak demektir. Bu stratejik konu, halkı doğrudan ilgilendirdiği için ilim adamlarına, mimarlar odasına danışılmalı ve referanduma götürülmelidir. Bu tür şehircilik kurallarına ters ve çıkarlara dayalı projelere karşı çıkmak, bütün vatanseverlerin görevleri olmalıdır!
(1) RIA(Fransızca, robinet incendie armé) : yangın donanım musluğu
İstanbul, 03.07.2010
  • Univers Univers
  • Ebooks Ebooks
  • Livres audio Livres audio
  • Presse Presse
  • Podcasts Podcasts
  • BD BD
  • Documents Documents