Üzeyir Lokman ÇAYCI :  DİLİMİZ VE KİMLİĞİMİZ
37 pages
Turkish

Üzeyir Lokman ÇAYCI : DİLİMİZ VE KİMLİĞİMİZ

-

Le téléchargement nécessite un accès à la bibliothèque YouScribe
Tout savoir sur nos offres
37 pages
Turkish
Le téléchargement nécessite un accès à la bibliothèque YouScribe
Tout savoir sur nos offres

Description

DİLİMİZVE KİMLİĞİMİZ Üzeyir Lokman ÇAYCI « Dil vücudumuzunazalarıgibidir. Başkalarınınelleriyle, ayaklarıyla,gözleri vekulaklarıylakendimizenasıluzun süre hizmet etmeyiaklımızdangeçirmiyorsak, başka ülkelere ait dillerdenalıntılaryaparak konuşmak da bizi arzu etmediğimiz çıkmazlarasürükler ve içindençıkamayacağımızsorunlarla başbaşabırakır.» Üzeyir Lokman ÇAYCI Gelecek nesillerenasılbir dilbırakacağız? Çevrenize birbakın…Yediklerimizden, içtiklerimizden tutun da konuştuklarımızveyazdıklarımızaveya isimlerinden cisimlerine kadar herşeyibir bir inceleyin… Millet olarak neyinöncülüğünü yapıyoruz?Kimlerin istedikleri gibi olmayaçalışıyoruz?Ve kimlerin ekmeklerineyağsürüyoruz? Bunlarıirdeleyin… Kendi özümüze uygun olmayan birtavırlaortak bir dili koruma kararlılığından uzaklaşmış kişilerle edebiyatındasanatında yozlaşacağını düşünmek zorundayız… Bugidişle«Gelecek nesillerenasılbir dilbırakacağız?»bunu sorgulamalıyız… Yabancılaşma rüzgarları Birdişmacunununmarkasınıdahi«Türkçeleştiremedik…» «yazılım» sözcüğü oturmasına karşın«software», «bilgisayar» yerine de «computer» deniliyor. Yabancıkelimeler katarakkonuşmanınveyayazmanınüstünlük olduğunainananlar var... Sözlerimizle veyazılarımızlabirbaşkaülkenintanıtımınıyapar gibiyiz. Bu öylesineyaygınlaştıki, ülkemizinbaşbakanlarından cumhurbaşkanlarınakadarinsanlarımızıbu belirsizyürüyüşün içerisinde görüyoruz… KültürBakanlığımızdadayabancıkelimeler kullanıyor!

Informations

Publié par
Publié le 15 septembre 2014
Nombre de lectures 119
Langue Turkish
Poids de l'ouvrage 2 Mo

Extrait

DİLİMİZ VE KİMLİĞİMİZ
Üzeyir Lokman ÇAYCI
« Dil vücudumuzun azaları gibidir. Başkalarının
elleriyle, ayaklarıyla, gözleri ve kulaklarıyla kendimize nasıl uzun süre hizmet etmeyi
aklımızdan geçirmiyorsak, başka ülkelere ait
dillerden alıntılar yaparak konuşmak da bizi arzu
etmediğimiz çıkmazlara sürükler ve içinden
çıkamayacağımız sorunlarla başbaşa bırakır. »
Üzeyir Lokman ÇAYCI
Gelecek nesillere nasıl bir dil bırakacağız ?
Çevrenize bir bakın… Yediklerimizden, içtiklerimizden tutun da
konuştuklarımız ve yazdıklarımıza veya isimlerinden cisimlerine
kadar her şeyi bir bir inceleyin… Millet olarak neyin öncülüğünü
yapıyoruz? Kimlerin istedikleri gibi olmaya çalışıyoruz? Ve
kimlerin ekmeklerine yağ sürüyoruz? Bunları irdeleyin…
Kendi özümüze uygun olmayan bir tavırla ortak bir dili koruma
kararlılığından uzaklaşmış kişilerle edebiyatın da sanatın da
yozlaşacağını düşünmek zorundayız…
Bu gidişle «Gelecek nesillere nasıl bir dil bırakacağız?» bunu
sorgulamalıyız…
Yabancılaşma rüzgarları
Bir diş macununun markasını dahi «Türkçeleştiremedik…»
«yazılım» sözcüğü oturmasına karşın «software»,
«bilgisayar» yerine de «computer» deniliyor.
Yabancı kelimeler katarak konuşmanın veya yazmanın üstünlük
olduğuna inananlar var...
Sözlerimizle ve yazılarımızla bir başka ülkenin tanıtımını yapar
gibiyiz. Bu öylesine yaygınlaştı ki, ülkemizin başbakanlarından
cumhurbaşkanlarına kadar insanlarımızı bu belirsiz yürüyüşün
içerisinde görüyoruz…Kültür Bakanlığımızda da yabancı kelimeler
kullanıyor!
(26 Şubat 2006) Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın internet
sitesindeki «GELECEĞE AÇILAN KAPIMIZ: TURİZM» başlıklı
yazıda geçen «destinasyon odaklı bir anlayış benimsemiş...»
şeklindeki bir ifade ile içinde bulunduğumuz sorumsuzlukların
boyutlarını kültür bakanlığı seviyesinde de anlatmak
zannedersem zor olmayacaktır.
Başbakanın konuşmaları da endişelerimizi
artırıyor...
21.02.2006 tarihinde ULUSA SESLENİŞ KONUŞMASI’n da
Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN :
«krizini», «inisiyatif», «pasif», «yükseliş trendine»,
«misyon», «...Bu misyon, deklere edilmiş açık bir vizyona,
bir gelecek perspektifine...», «parametre» gibi sözcükler
kullandı.
Burada «deklere edilmiş» sözcüğü de yanlış ifade edilmiştir...
Fransızca «déclarer» şeklinde yazılan bu kelime deklere
şeklinde değil, deklare ifade edilmeliydi.
27.02.2006 tarihinde ULUSA SESLENİŞ KONUŞMASI’nda
Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN :
«borsa endeksi», «pozitif tablo», «makroekonomik»,
«sektörlerimize» gibi ifadeler kullandı.
15.12.2005 tarihinde ATV’de konuşan Başbakan Recep Tayyip
ERDOĞAN «butona basıyoruz...» dedi.
Yarın bir gün bu ve buna benzer kelimeler geniş bir kesimde
kullanılmaya başlanırsa bunun sorumluluğunu kim üstlenecek?
Türkçe konuşurken Fransızca, İngilizce veya başka bir dillere ait
kelimeleri ekleyerek konuşma ve yazma hatalarına kim dur
diyecek?
Biz bunu merak ediyoruz. Türk Dil Kurumu tarafından da
yozlaşmayı engelleyici önlemler alınmasını bekliyoruz.
T.B.M.Meclisi Başkanı Bülent Arınç da bizi
kara kara düşündürenlerden02.10.2005 tarihinde saat 12:50'de CNN TÜRK Televizyonu'nda
T.B.M.Meclisi Başkanı Bülent Arınç : «...handikap içine
getirmeyi... » diyerek Türkçe yaptığı konuşmasına Fransızca
kelime kattı!
Yabancı sözcük kullanmayan televizyon yok
gibi…
¤ Niçin yabancı sözcük kullanıyorlar?
¤ Neden bu gidişe karşı çıkılmıyor?
10.04.2005 tarihinde CNN Televizyonu’nda AKP Genel
Başkan Yardımcısı tarafından «Stabilizemizi bozacak…»
sözcüğü kullanıldı.
07.08.2005 tarihinde TRT1’de «kubizm, formal problemler,
estetik anlayışı, ankadreyi, natürmort konulu desenler» gibi
Türkçe olmayan kelimeler sanat programında yer aldı.
13.08.2005 tarihinde Flash Televizyonu’da Emniyet Genel
Müdürlüğü Sözcüsü Ramazan Er, Sivas katliamı sanığı
Muhammed Nuh Kılıç hakkında Interpol Genel Sekreterliği
tarafından «difüzyon» çıkarıldığını belirterek, «Kendisi artık
181 ülkede resmen aranıyor» dedi.
25.08.2005 tarihinde KANAL B’de WWF Türkiye Doğal
Hayatı Koruma Vakfı, Yaban Hayat Biyoloğu unvanı
belirtilerek Sayın Özgür Emre CAN yaptığı konuşmalarda
nedense Türkçe’mizi korumaya özen göstermedi. Sık sık «
popülasyon » sözcüğünü kullandı.
30.08.2005 tarihinde TV8'de Ahmet Misbah Demircan
(Beyoğlu Belediye Başkanı) «farklı bir enstantane» gibi
Türkçe olmayan sözcükler kullandı.
06.09.2005 tarihinde Flash Televizyonu’nda «işi vandalizme
döktüler…» denildi.
09.09.2005 tarihinde TV8’de Sevgili Emel Müftüoğlu da
«detone olmadan söylemek…» şeklinde konuşmasıyla bu
alanda yerini aldı…
09.09.2005 tarihinde NTV’de verilen anahaberde «minimize
edici...» denildi.
28.09.2005 tarihinde CNN Tevizyonu’nda reklamlarda ADSL
harfleri Fransızca okunuşlarıyla okundu! "A DE ES EL..." diye! Herhalde Türkiye'de Türkçe okunup Türkçe konuşulduğunu
unuttular?
28.09.2005 tarihinde NTV Televizyonu’nda Tarım
Bakanlığından Nevzat ARTIK tarafından : «Avrupa Birliğinin
regülasyonlarına uymak zorundayız...» denildi!
28.09.2005 tarihinde Kanal B'de bu kez reklâmlarda
«...adolesan dönem» diye cümle içine Fransızca bir kelime
kullanıldı.
06.10.2005 14:30 CNN TÜRK'te Afiş Programında «premiyeri
yapılan iki filmle...» şeklinde ifade kullanıldı.
15.01.2006 tarihinde TRT İNT Televizyonunda «interaktif»
sözcüğü kullanıldı.
17.01.2006 tarihinda STAR «elimine
edilmekten» sözedildi.
14.02.2006 tarihinde TV8’de İngiltere «prömiyer» ligi tabiri
kullanıldı. Bu sözcüğün bugün diğer yabancı kelimeler gibi geniş
bir alanda kullanıldığını görüyoruz.
21.02.2006 tarihinde Kanal B’de «popülasyon» ifadesi
kullanıldı.
22.02.2006 tarihinde Kanal A’da İslamiyet kısa zamanda
«interlandını» genişletti, denildi.
23.02.2006 tarihinde TRT 1’de « dizayn ediliyor » denildi. Haber Türk Televizyonu’nda Asam
Terör Danışmanı Ercan Çıtlıoğlu tarafından «deklare» sözcüğü
kullanıldı.
24.02.2006 tarihinde Hamas’ın ziyaretiyle ilgili bir haberle ilgili
olarak Kanal B’de Sayın Süleyman Demirel «administrasyon»
sözcüğünü kullandı.
25.02.2006 tarihinde «Milano Moda Fuarıyla ilgili» NTV’de
verilen haberde «kreasyonların» tanıtımından bahsedildi.
26.02.2006 tarihinde «Ankara Günlüğü Programında» Flash
Televizyonu’nda «prezidant» sözcüğü kullanıldı. tarihinde Star Televizyonu’nda «gizli obez
misiniz?», «vücud kompozitörü », «biyoelektrik enpedans
metoduyla» gibi ifadeler kullanıldı.
«Argomuz dahi bozuldu»
Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Necmi
Yaşar ile Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Osman Aslan, Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Yararına düzenledikleri toplantısında
«Türkçe'nin çöküşünü» anlattılar. Prof. Dr. Necmi Yaşar,
İngilizce ve Fransızca kelimelerin Türkçe'ye hakim olduğunu
söyledi.
Günlük yaşamımızın her alanında yabancı kelimelerin Türkçe
kelimeler arasında kullanıldığını belirten Yaşar, "Eskiden
argodan şikayet ederdik. Şimdi argomuzu bile arar olduk.
Çünkü argomuz bile bozuldu. Türkçe cümlelerin arasına
İngilizce ve Fransızca kelimeler yerleştiriliyor. Bir de «Bay» gibi
kısaltmalar yapılıyor. Herhalde ekonomik olması açısından böyle
yapılıyor. Artık kahvehaneler «cafe», bakkallarımız «market»
oldu. Bazen öyle oluyor ki yanlış kullanım bile oluyor. «Artık
sadece Türkçe'yi bilerek Türkiye'yi gezmek bile mümkün değil»
diye konuştu.
Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Osman Aslan, diller arasında
etkileşim olmasının normal olduğunu, ancak bir dilden başka bir
dile kelime girmişse, bunun o dildeki karşılığının mutlaka
bulunması gerektiğini ifade ederek, «Diller arasındaki etkileşim
tek taraflı ve fazla olursa, o dilin geleceği tehlikeye girer. Dilde

  • Univers Univers
  • Ebooks Ebooks
  • Livres audio Livres audio
  • Presse Presse
  • Podcasts Podcasts
  • BD BD
  • Documents Documents