Üzeyir Lokman ÇAYCI : ŞİRİN DEDE
3 pages
Turkish

Üzeyir Lokman ÇAYCI : ŞİRİN DEDE

-

Le téléchargement nécessite un accès à la bibliothèque YouScribe
Tout savoir sur nos offres
3 pages
Turkish
Le téléchargement nécessite un accès à la bibliothèque YouScribe
Tout savoir sur nos offres

Description

ŞİRİN DEDE Üzeyir Lokman ÇAYCI Saygın bir kişiydi Selami Efendi. Göğsüne kadar inen ak sakalı ve cana yakın tavırlarıyla gençlerin ilgisini çekiyordu. Aynı bölgeden birkaç üniversiteli genç,okul araştırması için onu ziyaret ettiler.Kendilerini tanıttılar. Çeşitli sorularla onu da tanımak istediler. Selami Efendi onlara : - Sizhiç Şirin Dede’yi ziyaret ettiniz mi? dedi. Gençler ilk defa duydukları bu ismi oldukça merak etmişlerdi. Onlardan biri : - Neredeyaşıyor bu adamcağız? Kim bu Şirin Dede? gibi Selami Efendi’ye bir yığın soru sordular. Ama o en ufacık cevap dahi vermedi. Sonra : - Sizhep hazıra konmak istiyorsunuz… Ben sadece ismini veriyorum… Yerini öğrenmek de sizin göreviniz… Gençler oradan ayrıldıktan sonra Şirin Dede’nin nerede olduğunu öğrenmeye çalıştılar. Tesadüfen karşılaştıkları bir emekli öğretmene kendilerini tanıtarak Şirin Dede hakkında bilgi istediler. Öğretmen : - Demekbir aydır onu arıyorsunuz? O benim öğretmenimdi. Şu an İstanbul’un Karacaahmet bölgesinde bulunuyor. O bölgede kime sorarsanız onu tanır…, dedi. Gençler vakit kaybetmeden Karacaahmet’e gittiler. Minibüsten iner inmez karşılaştıkları ilk kişiye : - Affedersinizsize bir şey sormak istiyoruz... - Buyurun! - BizŞirin Dede’yi arıyoruz... - DemekÖğretmen Şirin Dede’yi arıyorsunuz? Üzerinde bulunduğunuz caddeyi hiçbir yere sapmadan takip edin. Karşınıza çıkacak mezarlığın ana girişinde bir kulübeve bir de ev var... Mezarlığın bekçisi Avni Efendi’ye isteğinizi iletin.

Informations

Publié par
Publié le 10 août 2016
Nombre de lectures 19
Langue Turkish

Extrait

ŞİRİN DEDEÜzeyir Lokman ÇAYCI Saygın bir kişiydi Selami Efendi. Göğsüne kadar inen ak sakalı ve cana yakın tavırlarıyla gençlerin ilgisini çekiyordu. Aynı bölgeden birkaç üniversiteli genç, okul araştırması için onu ziyaret ettiler. Kendilerini tanıttılar. Çeşitli sorularla onu da tanımak istediler. Selami Efendi onlara : - Siz hiç Şirin Dede’yi ziyaret ettiniz mi? dedi. Gençler ilk defa duydukları bu ismi oldukça merak etmişlerdi. Onlardan biri : - Nerede yaşıyor bu adamcağız? Kim bu Şirin Dede? gibi Selami Efendi’ye bir yığın soru sordular. Ama oen ufacık cevap dahi vermedi. Sonra : - Siz hep hazıra konmak istiyorsunuz… Ben sadece ismini veriyorum… Yerini öğrenmek de sizin göreviniz… Gençler oradan ayrıldıktan sonra Şirin Dede’nin nerede olduğunu öğrenmeye çalıştılar. Tesadüfen karşılaştıkları bir emekli öğretmene kendilerini tanıtarak Şirin Dede hakkında bilgi istediler. Öğretmen : - Demek bir aydır onu arıyorsunuz? O benim öğretmenimdi. Şu an İstanbul’un Karacaahmet bölgesindebulunuyor. O bölgede kime sorarsanız onu tanır…, dedi.
Gençler vakit kaybetmeden Karacaahmet’e gittiler. Minibüsten iner inmez karşılaştıkları ilk kişiye : - Affedersiniz size bir şey sormak istiyoruz... - Buyurun! - Biz Şirin Dede’yi arıyoruz... - Demek Öğretmen Şirin Dede’yi arıyorsunuz? Üzerinde bulunduğunuz caddeyi hiçbir yere sapmadan takipedin. Karşınıza çıkacak mezarlığın ana girişinde bir kulübe ve bir de ev var... Mezarlığın bekçisi Avni Efendi’ye isteğinizi iletin. Bekir Amcanın da selamı var, deyin. O size yardımcı olur. Gençler kendilerine bilgi veren Bekir Efendiye teşekkür ettiler. Bekir Efendi : - Aklıma gelmişken size bir konuyu da aktarayım... Biraz sonra tanışacağınız Avni Efendi de üniversitemezunu. Ülkemizin şartları onu mezar bekçisi yaptı... Mezarlığa gelen ölülerden ders aldı, şair oldu... Yaşarken anne ve babalarının kıymetlerini bilmeyenlerin ölümlerinden sonra mezarlığa gelip kendilerini affettirmek istemelerinin vahametine bakarak da yazar oldu. Haydi yolunuz açık olsun! Gençler oradan ayrıldıktan sonra, hiçbir güçlükle karşılaşmadan Karacaahmet Mezarlığı’na geldiler. Mezarlığın ana giriş kapısından içeriye girdiler. Önce kulübeye baktılar. Orada Bekçi Avni Efendi’yi bulamadılar. Sonra kulübenin bitişiğindeki evin zilini çaldılar... Normal insan boyundan küçük kapı gıcır gıcır ses çıkararak açıldı. İçeriden 40 – 45 yaşlarında, uzun boylu Avni Efendi eğilerek dışarıya çıktı. Meraklı gözleriyle önce gençlerin yüzlerine baktı... Sonra : - Buyurun bir dileğiniz mi var? Gençlerden biri : - Afedersiniz, Avni EFendi siz misiniz? - Evet... - “Biraz önce Bekir Amcayla görüştük. Size selamını söylememizi istedi. Sizden de bahsetti... Biz ŞirinDede’yi arıyoruz.” Selami Efendi’den itibaren başlarından geçenleri de anlattılar. - Demek siz de Şirin Dede’yi arıyorsunuz? Yalnız yardımcı olmam size çok pahalıya mal olacak! Gençler önce birbirlerine baktılar. Sonra : - Meselâ kaç paraya? dediler. - Dedim ya... Size oldukça pahalıya mal olacak! - Olsun... dediler. - Madem ki öyle, tamam, dedi Avni Efendi. Ve eğilerek evinin dış kapısından içeriye seslendi : - Hanım, bana üç tepsi ver! Eşinin getirdiği üç tepsiyle gençlerin yanına gelen Avni Efendi : - Bakın siz üç kişisiniz... Elimde de üç tepsi var... Her biriniz bir tepsiye cüzdanlarınızı ve paralarınızıbırakın... Gençler tekrar şaşkın bir şekilde birbirlerinin yüzlerine baktılar. Sonra ceplerinden cüzdan ve bozuk paralarını tepsilerin üzerlerine bıraktılar. Avni Efendi tekrar eşini çağırarak tek tek tepsileri verdi. Onlara kendisini takip etmelerini söyledi. Ana kapıdan dışarıya çıktılar... Mezarlığın duvarlarını dışarıdan takip ederek yine mezarlığa ait demirden yapılmış, işlemeli, eski büyük bir kapının önünde durdular. Avni Efendi cebinden çıkardığı anahtarla kapıyı açtı. Gençlere “beni takip edin...” dedi. Mezarların aralarından geçerek bir mezarın önünde durdu. "İşte aradığınız Şirin Dede burada yatıyor." dedi. Gençler Şirin Dede’nin dirisiyle karşılaşmayı beklerken, çıka çıka karşılarına ölüsü, yani mezarı çıkmıştı... Bir ALLAH’ın kulu çıkıp ta “bu yol sizi mezarlığa götürecek...” demedi diye düşünürlerken Avni Efendi :
- Bakın şu mezar taşına... Şirin Dede’nin sağlığında öğrencilerine sık sık söylediği bir söz var “ilmi önce en yakınınızda arayın!” Gençler kendilerine gerekli olan dersleri almışlardı. Plansız programsız yollara düşmenin gerek zaman, gerekse para açısından kendilerine ne gibi yükler getirdiğini düşünürlerken Avni Efendi : - Sizin ilk konuştuğunuz Selami Efendi’yi ben de tanıyorum. Sizin gibi üniversitenin son sınıfına kadar gelmişkültürlü kişileri bir ilkokul mezunu olarak yanlışlığa sevk etmemek için, fazla konuşmamış, sorularınıza sizin seviyenizden aşağıda cevaplar vermemiş, sizi aldatmaktan da sakınmış olacak ki, sizi Şirin Dede’ye göndermiş... Şirin Dede çok saygın bir kişiydi. Hiçbir öğrencisini sınıfta bırakmazdı. Sevgi doluydu. Hayatı boyunca hem ailesine, hem çevresine, hem de öğrencilerine örnek oldu. Kimsenin kalbini kırmaz, konuşurken düşünerek konuşur, sözlerini de tartardı. Ölmeden önce ben de onunla tanışma imkânı bulmuştum. Gördüğünüz gibi iyi insanlar hiçbir zaman unutulmuyorlar. Merak etmeyin bana verdiklerinizi size aynen iade edeceğim. Benim de size ders vermem gerekiyordu. Adımlarınızı dikkatli atın. Araştırmalarınızı size faydalı olmayacak şekilde değil, hem size hem de çevrenize faydalı olacak şekilde yapın... Gençler verdikleri cüzdan ve paralarını geri alarak Avni Efendi’yle vedalaştılar. Geri dönüş yollarında kendi kendilerini sorgulayarak araştırmalarına yeniden başladılar. İstanbul, 20.05.1976
  • Univers Univers
  • Ebooks Ebooks
  • Livres audio Livres audio
  • Presse Presse
  • Podcasts Podcasts
  • BD BD
  • Documents Documents