Üzeyir Lokman ÇAYCI : DOĞAL AFET Mİ, İHMAL Mİ?
4 pages
Turkish

Üzeyir Lokman ÇAYCI : DOĞAL AFET Mİ, İHMAL Mİ?

-

Le téléchargement nécessite un accès à la bibliothèque YouScribe
Tout savoir sur nos offres
4 pages
Turkish
Le téléchargement nécessite un accès à la bibliothèque YouScribe
Tout savoir sur nos offres

Description

DOĞAL AFETMİ, İHMAL Mİ? Üzeyir Lokman ÇAYCI İç Mimar - Endüstri Tasarımcısı Beykoz’da 1000 , Sarıyer’de 800 evi su bastı... Derelerin kaynaklarından itibaren geniş bir alanda iki veya üç kanallara ayrılarak akışları sağlansaydı bahsedilen tahribat yaşanmayacaktı. Mevcut derelerin yerlerine daha derinlere alınarak büyük çaplı kanalizasyonboruları yerleştirilmeliydi! Trafik sorunları da yağmur yağışlarıyla ortaya çıkan manzaralar gibi çarpık şehirleşme sonucu önemli ekonomik kayıplara sebep olmaktadır. Oy hesaplarıyla kaçak yerleşimlere tolerans gösterilmesinin göstergesi karşımıza acı sonuçlar olarak çıkmaktadır. İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı : “Gerekli tedbirleri aldık...“ derken ne yazık ki hiç bir tedbirin alınmadığını da gördük! Bu tür dayanaksız demeçlere geçmişte olduğu gibi, gelecekte de devam edileceğini biliyoruz. İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı’nın tek yapacağı iş istifa ederek görevini ehline bırakmasıdır. Son yıllarda duyduğumuz olaylar bu anlayıştaki görevlilerinhizmet dışında başka işlerle uğraştıklarının bir işareti midir? NE YAZIK Kİ TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA DA YAPILMIYOR! 1980’li yıllarda Almanya’da ben bizzat inşaatlarda çalışarak yağmura karşı oralarda alınan önlemleri görmüştüm. Mesleğim itibarıyla o zamanlar endüstrileşmenin ülkemizdeki seviyesini ve politik oyunların, partizanlıklarınve bunlara bağlı olarakhizmet anlayışlarının tahribatlarını sezmiştim.

Informations

Publié par
Publié le 19 juillet 2017
Nombre de lectures 21
Langue Turkish

Extrait

DOĞAL AFET Mİ, İHMAL Mİ?
Üzeyir Lokman ÇAYCI İç Mimar - Endüstri Tasarımcısı
Beykoz’da 1000 , Sarıyer’de 800 evi su bastı... Derelerin kaynaklarından itibaren geniş bir alanda iki veya üç kanallara ayrılarak akışları sağlansaydı bahsedilen tahribat yaşanmayacaktı. Mevcut derelerin yerlerine daha derinlere alınarak büyük çaplı kanalizasyon boruları yerleştirilmeliydi! Trafik sorunları da yağmur yağışlarıyla ortaya çıkan manzaralar gibi çarpık şehirleşme sonucu önemli ekonomik kayıplara sebep olmaktadır. Oy hesaplarıyla kaçak yerleşimlere tolerans gösterilmesinin göstergesi karşımıza acı sonuçlar olarak çıkmaktadır. İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı : “Gerekli tedbirleri aldık...“ derken ne yazık ki hiç bir tedbirin alınmadığını da gördük! Bu tür dayanaksız demeçlere geçmişte olduğu gibi, gelecekte de devam edileceğini biliyoruz. İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı’nın tek yapacağı iş istifa ederek görevini ehline bırakmasıdır. Son yıllarda duyduğumuz olaylar bu anlayıştaki görevlilerin hizmet dışında başka işlerle uğraştıklarının bir işareti midir?
NE YAZIK Kİ TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA DA YAPILMIYOR!
1980’li yıllarda Almanya’da ben bizzat inşaatlarda çalışarak yağmura karşı oralarda alınan önlemleri görmüştüm. Mesleğim itibarıyla o zamanlar endüstrileşmenin ülkemizdeki seviyesini ve politik oyunların, partizanlıkların ve bunlara bağlı olarak hizmet anlayışlarının tahribatlarını sezmiştim.
Büyük çaplı delikli kanalizasyon borularının üzerine alttan itibaren dökülen cebeci mıcırı ve çakıl taşı dediğimiz yukarıya doğru gittikçe küçülen katmanlar halinde en üste parke taşlarının döşendiğini ve parka taşları aralarına da kumların sıkıştırılarak konulduğunu görmüştüm. Sicim gibi yağan yağmurların yukarıdan aşağıya doğru en ufacık bir su birikintisi olmadan nasıl delikli kanalizasyon borularına ulaşarak süzülüp gittiğini farketmiştim. Hatta ta o zamanlar bir çok defa sel felaketleri yaşanan büyük şehirlerimizin bizat belediye başkanlarının adlarına bu konuda şemalarla görüşlerimi aktarmıştım. Bırakın teşekkür etmeyi en ufak cevap dahi alamamıştım. İstanbul Belediye Başkanı televizyonlar aracılığıyla yaptığı son açıklamalarıyla yağmur beklendiğini ve gerekli önlemlerin alındığını duyurdu. Ama ne yazık ki alınan bu günlük önlemlerle ilgili geniş ve ferahlatıcı bir açıklama yapamadı. Yani bu açıklamalar bugüne kadar duymaya alıştığımız politik demeçlerden farklı değildi. Felaket öncesi bu tür nutuklar, felaket sonrası da hiç bir sorumlulukları yokmuş gibi boy göstermeler yadırgamadığımız biçimdeydi...
İMAR FELAKETLERİNİ MEVCUT BELEDİYE BAŞKANLARI ÖNLEYEMİYORLAR
Yağmur sonrası oluşacak can ve mal kayıplarıyla ilgili bugüne kadar ciddi hiç bir önlem alındığını gördük mü?... Görmedik! En iyisi siz yine “Seninle bu millet gurur duyuyor ! » diye meydanlarda size bu acı anları yaşatanları kamçılayıcı taltiflere devam edin... Oylarınızla destekleyin ki evlerinizi tekrar su gölleri haline getirsinler, yollarda belinize kadar sular içerisinde yürüyerek can havliyle çırpınma anlarını size tekrar tekrar yaşatsınlar... Lütfen bu fırsatı onlara verin...
Daha önce Edirne bölgesinde oluşan sel felaketleriyle ilgili yazdığım “Şehirleşme“ konulu yazıma gönderilen yoğun mesajlarda vatandaşlarımıza hizmete talip olan Belediye Başkanlarından Başbakanlara kadar bugüne kadar parlak demeçlerin haricinde bu yönde ciddi bir çalışma yapıldığını görmediklerine dair ifadelerin yer alması oldukça düşündürücüydü!
FACİADA 39 ÖLÜ
İki günde çeşitli illerdeki kayıp sayısı 39'a yükseldi.
Batman’da selden doğan zarar 14 milyon YTL ... 11 kişi de öldü.
Sağanak yağışlar nedeniyle Diyarbakır’ın Hani ilçesinde 22 evi, Silvan’da da 250 ev ve iş yerini su bastığı belirtildi.
Mardin’in Midyat İlçesi'ne bağlı Şenköy ile Çavuşlu beldeleri, dün saat 19.00 sıralarında başlayan ve sabaha kadar yağan yağmur nedeniyle su altında kaldı. İki beldede 250'den fazla evi su bastı. 100’den fazla hayvan telef oldu.
Bitlis'te 5 günden bu yana devam eden yağışlar özellikle, Mutki ve Adilcevaz ilçelerinde sel baskını ve heyelana yol açtı. Mutki-Meydan karayolu ile 26 köy ve mezraların yolu heyelan yüzünden ulaşıma kapanırken, köylerde yaşayan yaklaşık 200 kişi mahsur kaldı.
Van'ın Başkale ilçesinde etkili olan sağanak yağış nedeniyle bir ahırın çökmesi sonucu 500 küçükbaş hayvanın telef olduğu bildirildi. Başkale Kaymakamı Ali Aslantaş, ilçenin Işıklı köyünde etkili olan sağanak yağış nedeniyle bir ahırın çökmesi sonucu 500 küçükbaş hayvanın telef olduğunu söyledi.
Urfa’da sel nedeniyle 140 evin yıkıldığı söylendi.
KISA DÖNEMDE ALINAN ÖNLEMLER
Şanlıurfa Valisi Yusuf Yavaşcan’ın, 6800 nüfuslu Harran İlçesi’nin boşaltılmasını istediği belirtildi. Daha önceden geleceğe dönük çalışmalar yapılsaydı, bu sıkıntılar yaşanır mıydı?
Kısa dönemler içinde alınan önlemler, ambulanslar hazırlamak, çadırlarla destek olmak ve ölenlerin sayılarını tespit etmek ve onların cenazelerinin taşınması için mï? İş gücü kaybını ve ekonomik çöküntüyü önleyecek geniş çaplı önlemlerden can kayıplarını ortadan kaldıracak projelerden ne yazık ki hiç bahsetmiyorlar!
Belediye Başkanlarının doğuda bölge halkına ekonomik yardım amaçlı koyun dağıtımı yaptıklarını açıklamalarından önce doğal afetlerden bu koyunların nasıl korunacakları yönünde en ufak bir araştırma yaptıklarını duymadım.
Boş verin koyunları düşünmeyi ilk açıklamalara göre sel felaketleriyle Diyarbakır’da ölen 17 kişinin veya Şırnak’ta ölen 3 kişinin ölümleri gibi ölümlere rağmen Belediye Başkanlarının veya yetkililerin insan hayatının korunması yönünde gerek alt yapı çalışmaları, gerekse yol güvenliği açısından önceden ne gibi önlemler aldıklarını biliyor muyuz?
BATI ÜLKELERDEKİ ÖNLEMLER HİÇ FARKEDİLMİYOR!
Avrupa ülkelerine politik amaçlı gidenler Paris’te veya Roma’da aşırı yağmur yağışlarına karşı ne gibi önlemler alındığını hiç inceleme fırsatı buldular mı? Yıllardır yaşadığım Paris’te ben hiç sel felaketilerine rastlamadım. Oluk gibi yağan yağmurlara rağmen yağmur sularının süzülüp gittiğini ve en ufacık bir su birikintine şahit olmadım. Seine Nehri’ne “Paris’in bağırsakları“ denmesinde gizli her şey... Bir çok kanaldan oluşan Sein Nehri’nden elektrik üretiminden tutun da taşımacılığa kadar bir çok alanda faydalanıldığını görüyoruz.
DAHA ÖNCEKİ FELAKETLERDEN HİÇ DERS ALINMIYOR!
Türkiye'yi tehdit eden doğal afetler arasında sel, depremlerin ardından 2. sırada yer alıyor. 1955 ve 2002 yılları arasında 1.308 sel felaketlerinin meydana geldiğini biliyoruz. Bu olaylarda, 1.235 kişi yaşamını yitirdi.61 bin konut yıkıldı veya kullanılamaz hale geldi. Uluslararası Afet Veri Tabanı EM-DAT verilerine göre, 1903 ile 2006'nın Haziran ayı arasında Türkiye'de 32 büyük sel felaketi meydana geldi. Bu olaylarda 1.272 kişi yaşamını yitirdi, 99 bin kişi evsiz kaldı. Söz konusu sellerin toplam maliyeti de yaklaşık 2,2 milyar dolar oldu.
Ne yazık ki günümüzde hiç birimiz geriye bakarak bunlardan ders almayı düşünmedik!
Bütün sorunlar politik hesaplarla ve geleceğe dönük olmayan, gelişigüzel ve plansız şehirleşmelerden kaynaklandı... Yöneticilik ve şehircilik tecrübeleri olmayan insanlar tarafından yönetilip yönlendirildik. Son yıllarda gördüğümüz felaket seviyesindeki mimari ve politik yapılanmalar ise bu yöndeki tehditleri ifade etmeye yetti!
Bu gün hâlâ yerleşim bölgeleri yol seviyelerinin altlarında tesis ediliyor. Çukurlarda inşa edilen yapılanmalar, kanalizasyon yapılanmalarının düzensizliği veya elverişsizliği de tehlikelere ve felaketlere sebep olabiliyor. Tamir, inşaat veya kurgular esnasında dahi güvenlik önlemlerinin ve işaret levhalarının yetersizliği veya bulunmayışı ağır kazalara ve can kayıplarına sebep olabiliyor.
YAĞMURLARDAN FAYDALANMA YERİNE ZARARLARINA SEYİRCİ KALINIYOR!
Yağan yağmurların bazı alanlarda adeta hunileştirılme yöntemleriyle bir araya toplanarak değerlendirilmeleri hiç akıllardan geçirilmiyor. Şehri bir ağ gibi kuşatacak kanallar ve barajlar oluşturularak balıkçılık, elekrtik üretimi ve ulaşım da geliştirilmelidir. Yerleşim bölgelerinin de ağaçlandırılmak suretiyle bu kanallardan yükseklerde tutulmak suretiyle tesis edilmelidir.
İnsan sevgisi taşımayanlar göz dolduran ciddi hizmetler yerine İslamî görüntü altında İslama uygun olmayan yöntem ve tavırlarla ülke topraklarını pazarlamak ve Ali Dibo oyunlarıyla zaman kaybediyorlar... İlgisizlik ve umursamazlıklar içinde olanlar sadece insanlarımızı ve hayvanlarımızı etkilemiyorlar, bir milletin geleceği ve tarihiyle de oynuyorlar!
Ankara, 02.11.2006
  • Univers Univers
  • Ebooks Ebooks
  • Livres audio Livres audio
  • Presse Presse
  • Podcasts Podcasts
  • BD BD
  • Documents Documents