Üzeyir Lokman ÇAYCI: İSLAM’DAN UZAKLAŞANLAR
12 pages
Turkish

Üzeyir Lokman ÇAYCI: İSLAM’DAN UZAKLAŞANLAR

-

Le téléchargement nécessite un accès à la bibliothèque YouScribe
Tout savoir sur nos offres
12 pages
Turkish
Le téléchargement nécessite un accès à la bibliothèque YouScribe
Tout savoir sur nos offres

Description

İSLAM’DAN UZAKLAŞANLAR Üzeyir Lokman ÇAYCI «40 kez küpün içine giren peynir kokusuyla yaşamaya alışır!» Uzaktaki İslam, yakındaki felaketlere zemin hazırlıyor 2007 yılının Temmuz ayında yayınlanan Altınoluk Mecmuasının 47. sayfasındaki S. Zeki Meriç’e ait yazının başlığı : «Kafkas dağlarında şakıyan Kur’an bülbülleri» Bu yazıda Azerbaycan’ın ilk hafızlarından bahsediliyor. Bu yazıya ait resimde de başları sarıklı 18 kadar çocuk görülüyor. Aklımdan İslam aleminin bugünkü görünümü geçti. Kendi kendime «İslam ne zaman gösteri alanlarından çıkarılıp, yaşam alanlarına girecek ?» dedim. Uzun uzun düşünerek. Dünyanın bir çok yerinde elli felli adamlar malesef kendi konumlarından ve durumlarından haberdar değiller. Bu insanlar İslam’ı «kendilerine göre» yaşadıklarını kabullenirlerken, Kur’an’ın emrettiği İslam’dan ne kadar uzakta olduklarının da farkında değiller. Elbette bu ifadelerimin çünküleri var. Gösteriş ve propaganda alanlarına dönüştürülen camiler sizi rahatsız etmiyor mu? İslam’ın Müslüman’ı yücelteceği alanlar gösteriş alanları değil, gerçekleri tanıma, sorumlulukları hissetme, söylenilenleri ve öğretilenleri anlama ve emredildiği şekilde yaşama alanlarıdır.

Informations

Publié par
Publié le 31 août 2017
Nombre de lectures 70
Langue Turkish
Poids de l'ouvrage 1 Mo

Extrait

İSLAM’DAN UZAKLAŞANLAR
Üzeyir Lokman ÇAYCI
«40 kez küpün içine giren peynir kokusuyla yaşamaya alışır!»
Uzaktaki İslam, yakındaki felaketlere zemin hazırlıyor
2007 yılının Temmuz ayında yayınlanan Altınoluk Mecmuasının 47. sayfasındaki S.
Zeki Meriç’e ait yazının başlığı : «Kafkas dağlarında şakıyan Kur’an bülbülleri»
Bu yazıda Azerbaycan’ın ilk hafızlarından bahsediliyor. Bu yazıya ait resimde de
başları sarıklı 18 kadar çocuk görülüyor.
Aklımdan İslam aleminin bugünkü görünümü geçti. Kendi kendime «İslam ne zaman
gösteri alanlarından çıkarılıp, yaşam alanlarına girecek ?» dedim. Uzun uzun düşünerek. Dünyanın bir çok yerinde elli felli adamlar malesef kendi konumlarından
ve durumlarından haberdar değiller. Bu insanlar İslam’ı «kendilerine göre»
yaşadıklarını kabullenirlerken, Kur’an’ın emrettiği İslam’dan ne kadar uzakta
olduklarının da farkında değiller. Elbette bu ifadelerimin çünküleri var.
Gösteriş ve propaganda alanlarına dönüştürülen camiler sizi rahatsız etmiyor
mu?
İslam’ın Müslüman’ı yücelteceği alanlar gösteriş alanları değil, gerçekleri tanıma,
sorumlulukları hissetme, söylenilenleri ve öğretilenleri anlama ve emredildiği şekilde
yaşama alanlarıdır. Bu alanda savaştan, miskinlikten, tembellikten, birbirleriyle
boğuşan Müslümanlıktan, kalleşlikten, suskunluklardan, bölünmelerden,
böbürlenmelerden, parçalanmalardan asla söz edilemez…Acziyetin kök saldığı
ülkelere, fakirliğin çökerttiği bölgelere, vurdumduymazlığın ve şehvetin köleleştirdiği
yörelere, cehaletle boğuşan nesillere bir bakın! Hepsi Müslüman’ım diyen ülkelerde.
Amerikan askerleri tarafından Irak’ta 23 cami yerle bir edilirken Müslüman’ım diyen
insanların Müslümanlıkları, hafızlıkları, sarıklı ve cübbeli halleri neredeydi? Kur’an
okumak güzel, ama Kur’an’ın etki alanında kalmak daha güzel... Geliştirilmemiş bir
zekanın, eğitilmemiş bireylerin, yaratılış gayelerinden ve dünyadaki gelişmelerden
habersiz kişilerin Kur’an’ı ezbere okumaları hiçbir anlam taşımaz. Aynen elektronik
bir cihaza yüklenen Kur’an’ın teknoloji kullanılarak sesli okunması gibi bir şey bu.
O halde «Kur’an’ı şakıyan bülbül olma» yerine «Kur’an’ı anlayarak okuyan ve
yaşayan insan olmak» zorundayız.
Çeşitli oluşumlar kendilerine çeşitli adlar takarak İslam’ı yüceltecek bütün kanalları
tıkadılar. Kur’an yerine, İslam’la hiç ilgisi olmayan başka hedefler koyarak insanları o
noktalara çekiyorlar. Böylece sürükleyenlerin ve sürüklenenlerin çokluklarıyla
Müslümanlar kendi kimliklerinden koparılıyorlar. Kapalı mekanlara hapsedilen, inanç
özgürlükleri ellerinden alınmış, üstelik kendilerine cemaat denilen topluluklar zaman
zaman felaket üretir hale getiriliyorlar. Aldatmaya dayalı ve bireysel iradenin yok
edildiği böyle gruplaşmalarda Islam’ın yaşandığını söylemek imkansızdır! Bunu
insanlar, Kur’an’ın meallerine bakarak bizzat kendileri tespit edebilirler.
Hangi istikamete gittiklerini bilmeyen bu kişilerin etraflarında kendi gafletlerini
hatırlatacak tek bir uyarıcıya rastlayamazsınız.
Adam İslam dışı hareketlerin, akla gelmeyecek günahların sahibi... Bu kişi kendi
kusurlarının görülmemesi için camiler yaptırtarak insanları aldatıyor. İnsanlar,
yaptırılan camileri görüyorlar cami yaptıranın işlediği günahları ve suçları
görmüyorlar.
Bir başka kişi, cübbeli, sarıklı, şalvarlı, sakallı... siyasî otoriteye bağlılığını ifade
etmek için iktidardaki kişinin resmini herkesin görebileceği yerlere asıyor. Amacı bak
ben senin adamınım, bana iyi ve bol maaşlı bir iş ver, köşeyi döneyim, demek istiyor.
Ama kendisine çok yakın olanların yanında da resmini astığı kişiye basıyor küfürü...Onurluysanız «sizi Meral Akşener aleyhinde haber yapmaya zorlayanlarla»
mücadele edersiniz!
Ne zamana kadar süreceğini ve sonucunda kendilerine ne gibi olumsuzluklar
yükleyeceğini bilmedikleri maceralar peşindeler...
Bazı yandaş gazeteler iktidardakilerin hoşlanacağı haberleri yayınlayarak, onlara bak
biz de sizin yanındayız, demek istiyorlar. Bu konuyu delillendirebileceğimiz epey
gazete var... Seçtikleri konular da ilginç : Meral Akşener gibi... Bir kadınla uğraşmak,
haberin doğruluğunun tartışılır olması gibi biçok husus, onlara göre hiç önemli değil.
Bir kulp tak, ispat edemeyeceğin bir konuyu baş manşete taşı. Faraziyelere
dayandırarak yıpratmaya çalış... Sonra ön planlarda da Müslümanmış gibi edalara
gir.
Yanılıyorsunuz, hem de çok yanılıyorsunuz!İllâ birilerinde kusur arıyorsan
Evindeki duvarları konuştur...
Üstündeki elbiselere sor
Gözlerinin anlattıklarını dinle
Dizlerinin üzerine otur
Ahhhh kardeşim ahhhh... günah sana çok yakışıyor...
2015’te Özgecan kenti Mersin ‘den meclise girdi. Eşini bıçakladı ve AKP’den
milletvekili oldu.
(Birgün Gazetesi, 27 Haziran 2015)
Bu kişiler Türkiye’de erkek çocukların Kur’an öğretmenleri tarafından tecavüze
uğramalarından hiç bahsetmiyorlar. Tecavüzcülerin kimler tarafından himaye
edildiklerini söylemeye yüzleri yok! Ahlakın çökertilmesi, eğitimin yozlaştırılması,
adaletsizliğin kökleştirilmesi, yolsuzluğun yaygınlaştırılması ise bu kişilerin
gündemlerinde yok!
Kişi başına kağıt tüketimi 1990 verilerine göre : ABD’de 350 kg, Batı Almanya’da 210
kg, Yunanistan’da 80 kg, Türkiye’de ise 20 kg ki dünya üzerinde 31. sırada!
Uyuşturucu kullanımının ve buna bağlı olarak yaşanılan felaketlerin yandaş medya
tarafından kapsamlı olarak ele alındığını gördük mü? Bu vahim durumun polisiye
tedbirlerle önlenemeyeceğini biz biliyoruz. Satanın ve kullananın eğitilmediği bir
ülkede çözüm daima başka ve ilgisiz yerlerde aranıyor. Öğretmen problemli, aile problemli, çocuk problemli, medya yönünü ve hedefini şaşırmış... Siyasi partiler
başka konumlara sürükleniyor. Üniversiteler talimatla çalışan kurumlara
dönüştürülmüş... Bilim ise ortada yok! Dekanlar, rektörler siyasi parti rozeti takarak
makam kapma peşindeler. Parayı veren unvan sahibi oluyor...
Bunlar olurken yandaş gazetelerin Meral Akşener’le uğraşmaları ise çok tuhaf bir
olay!
Fransa’da eşleri bakan olan iki spiker bayanın biz bundan sonra tarafsız olamayız,
yerlerimizi değiştirin, diye başvuruda bulunmaları, Türkiye’de iktidara yandaşlık yapan
kişilere bir onur uyarısı değil mi?
Yargıtay Başkanının eğilip büküldüğü, karşısındaki kişinin de bunu
kabullendiği bir ülkede adaletin varlığından bahsedilebilir mi?
23 Şubat 2009 tarihinde gazetelere yansıyan bir haberle, İspanya Adalet Bakanı
Mariano Fernandez

  • Univers Univers
  • Ebooks Ebooks
  • Livres audio Livres audio
  • Presse Presse
  • Podcasts Podcasts
  • BD BD
  • Documents Documents