Üzeyir Lokman ÇAYCI : PARİS CAMİSİ NDE ATATÜRK TEN IŞIKLAR VE İZLER VAR
20 pages
Turkish

Üzeyir Lokman ÇAYCI : PARİS CAMİSİ'NDE ATATÜRK'TEN IŞIKLAR VE İZLER VAR

-

Le téléchargement nécessite un accès à la bibliothèque YouScribe
Tout savoir sur nos offres
20 pages
Turkish
Le téléchargement nécessite un accès à la bibliothèque YouScribe
Tout savoir sur nos offres

Description

Mustafa Kemal Atatürk, Abdülhamid’in ölümünden sonra 1938 yılına kadar her yıl Paris Camisi’ne «bizim de çorbada tuzumuz bulunsun» diye, «yirmi bin frank» para gönderdi. Atatürk’ün ölümünden sonra da bu yardım kesildi
Paris, 10 Mayıs 1989

Informations

Publié par
Publié le 13 octobre 2018
Nombre de lectures 437
Langue Turkish
Poids de l'ouvrage 4 Mo

Extrait

PARİS CAMİSİ'NDE ATATÜRK'TEN IŞIKLAR VE İZLER VAR Üzeyir Lokman ÇAYCI
Mustafa Kemal Atatürk, Abdülhamid’in ölümünden sonra 1938 yılına kadar her yıl Paris Camisi’ne «bizim de çorbada tuzumuz bulunsun» diye, «yirmi bin frank» para gönderdi. Atatürk’ün ölümünden sonra da bu yardım kesildi
Paris, 10 Mayıs 1989
Paris Camisi ve Abbas Bencheikh El Hocine 10 Mayıs 1989 tarihinde Paris Camisi ve Enstitüsü rektörü Abbas Bencheikh El Hocine (1) ile görüştüm. Türkiye’de bir çok gazeteye de bu görüşmemle ilgili yazımı gönderdim. 13 Mayıs 1989 tarihinde bir gazetede yer aldı. Atatürk karşıtı olan bu gazete yazımda belirttiğim Atatürk’le ilgili kısma yer vermedi. Hatta yazıyı da Şeyh Hüseyin Abbas vefat ettikten sonra yayınladı.
Ben sorularımı Fransızca yönelttim, yardımcısı da ona Arapça’ya çevirerek aktardı. Ben aldığım cevapları kasete kaydettim ve Diyanet İşleri Önceki Başkanlarından Erzurum’lu Lütfi Doğan’ın kardeşi İbrahim Ethem Doğan’a tercüme ettirdim.
İbrahim Ethem Doğan, Paris’te Din Hizmetleri Müşaviri olarak görev yapmış çok değerli bir kişiydi. Diyanet İşleri Teşkilatı Cumhuriyet sevdalısı Ibrahim Ethem Doğan’ı görev sonrası alışılagelmiş şekilde bir üst göreve getirme yerine onu cezalandırırcasına doğu vilayetlerimizden birine müftü olarak tayin etmişti. O da bu duruma içerleyerek istifa etmiş ve Paris’te kalmıştı. O, bu üzüntü verici durumdan sonra Suudî Arabistan tarafından yönetilen Dünya İslam Birliği Camisi’nde uzun yıllar görev yapmıştı.
Ben bizzat gördüm ki Paris’te Din Hizmetleri Müşavirliği yapan Mehmet Özcan görev sonrası Diyanet İşleri teşkilatımıza Baş Müfettiş olarak tayin edilmiştir. Diğerlerinden bir çoğu da Diyanet İşleri Başkan yardımcılığı gibi görevlere getirilmişlerdir.
Kişi gider ahı kalır
Diyanet İşleri Teşkilatı gibi, örnek olması gereken bir kurumda bunların yaşanmış olması oldukça üzücüydü. Bunun manevi hesabı ise oldukça ağırdı... Atatürk’ün izinde olması gereken ve siyasîleşen bir kurumdan bize ve medyaya yansıyan buna benzer haberler, endişelerimizi artırmaktadır.
Cuma namazı için zaman zaman Paris Dünya İslam Birliği Camisi’ne gidiyordum. Yine orada bulunduğum bir günde, namaz sonrası ekserisi Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği ve Konsolosluk mensupları olmak üzere, ticaretle uğraşan Türkler, İbrahim Ethem Doğan’la ayak üstü sohbet yapıyorlardı. Birkaç tüccar - terzi Fetullah Gülen Hoca’yı övmeye başladılar : İşte şu kadar ülkede, şu kadar okul açtı, şu kadar ülkede şunları yaptı, bunları yaptı derken ben müdahale ettim: «Boş verin Fetullah Gülen propagandası yapmayı da siz buralarda neler yaptınız, onları anlatınız» der demez, hepsi, bana cevap vermeden orayı terketmek zorunda kaldılar.
Paris Camisi’nın yapılmasına nasıl karar verildi?
Sultan Abdülhamid (2) zamanında Avrupa ülkelerinin başkentlerinde birer külliye yapılması düşünülüyor... Bu plan çerçevesinde ilk külliye Berlin’de inşa ediliyor. Daha sonra ikinci cami teklifi o zamanki Fransız Hükümeti’ne yapılıyor. Fransa Hükümeti ise bütün masraflar Osmanlı Hükümeti tarafından karşılanması şartıyla bu teklifi olumlu karşılıyor. Yani Paris Camisi’nin ilk kuruluş planı Abdülhamit Han vasıtasıyla gündeme getiriliyor. Sultan Abdülhamid’in tahttan indirilmesi ve sonra 10 Şubat 1918
tarihinde ölümünden sonra başlayan İkinci Cihan Harbi (1922 - 1926) bu projeyi durduruyor.
Bu arada Fransız ordusunda görev yapan Müslüman askerler Osmanlı’larla savaştırılıyorlar. Bu savaşta bir çok Müslüman asker Osmanlılar tarafından öldürülüyor.
Verdun Savaşı’nda Fransa adına savaşırken ölen 28.000 Müslüman ile I. Dünya Savaşı boyunca yaşamını yitiren toplam 70.000 “Müslüman Fransızların anısına” cami inşa edilmesi kararlaştırılıyor.
Birinci Dünya Savaşı'nda Verdun Muharebesi diye anılan ve Fransızların büyük bir Alman saldırısını püskürttükleri, 21 Şubat 1916 - 18 Aralık 1916 tarihleri arasında devam eden savaştan sonra Fransız Parlamentosu üyeleri savaşta ölen askerlerin hatırasına birer anıt yapmak istiyorlar. Hıristiyan askerler için bir anıt dikilirken, Müslümanların hatırasına da onları temsilen bir cami yapılmasını da, Fas’ta doğmuş ve Cezayir’e yerleşmiş Müslümanlardan olan Gadduri Bin Cabrid (3) teklif ediyor. Bu teklif kabul edildikten sonra, Fransız parlamentosunda müzakereleri yapılıyor. Paris Belediyesi’nden bugünkü yeri satın alınıyor. Bunun için de devlet ve Paris Belediyesi’nin işbirliği sonucunda 23 Şubat 1923 tarihinde resmi gazetede yayınlanan bir kanunla izin veriliyor. O zamanki çeşitli Müslüman ve ekserisi Fransız kolonileri olan devletlerden de para toplanıyor.
Paris Camisi’nde Atatürk’ten ışıklar ve izler var
Bencheikh El Hocine Abbas : «Mustafa Kemal Atatürk’ün de Paris Camisi’nde izleri bulunduğunu» ifade etti. Şeyh Hamza Ebubekir’in Bencheikh El Hocine Abbas’a anlattıklarına göre : «Mustafa Kemal Atatürk, Abdülhamid’in ölümünden sonra 1938 yılına kadar her yıl Paris Camisi’ne «bizim de çorbada tuzumuz bulunsun» diye, «yirmi bin frank» para gönderdi. Atatürk’ün ölümünden sonra da bu yardım kesildi. Mustafa Kemal Atatürk İslâm’la değil, cehaletle savaştı
Bencheikh El Hocine Abbas : Atatürk’ü eleştirenleri ve kötüleyenleri haklı bulmak mümkün değildir. Onun dindarlığından, İslam’a bağlılığından hiç şüphemiz yok. Osmanlı’yı cahil, saplantılı ve Kur’an-ı Kerim’den uzakta bulunan, din adamı kılıklı insanlar yıktı. Atatürk çökmüş bir imparatorluktan sonra, böyle “olumsuz ve tehlikeli” din adamı kılıklı insanlardan işe başlayarak devrimler yaptı ve «çağdaş» Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurdu. Bağnazlıkla ve yobazlıkla mücadele etti. Aynı zamanda Türkiye’de İslam’ın yücelmesini sağladı. Türklere İslam’a uygun bir hayatın da yollarını açtı.
Üçüncü Cumhuriyet'in 12. Cumhurbaşkanı Gaston Doumergue 13 Haziran 1924 - 13 Haziran 1931 tarihleri arasında görev yaptı Radikal Parti’den seçilmişti.
15 Temmuz 1926 tarihinde o zamanki Fransa Devlet Başkanı Gaston Doumergue tarafından açılışı yapılan Paris Camisi’nde ilk namaz da, Şaziliye tarikatı şeyhlerinden Cezayirli Ahmed el-Alevi tarafından kıldırıldı.
En ince ayrıntılarıyla İslam sanatını yansıtan Paris Camisi’nin açılışında Mareşal Lyautey’le birlikte Fransa’nın üst derece yöneticileri, sivil ve asker Müslümanlar da bulundular.
Cami Rektörleri 1958 yılına kadar Fransız makamları tarafından tayin edildi. İlk rektörü Gadduri Bin Cabrid idi. 20 yıl görev yapan Gadduri Bin Cabrid’in mezarı, caminin bahçesindedir.
Cami, 1958 yılında resmi kayıtlı bir kurum haline getirildi. Cami rektörü atamaları, Cezayir hükümeti tarafından yapılmaya başlandı ve cami, Cezayirli vatandaşlara mahsus bir ibadethane haline getirildi. Caminin bünyesindeki İslam Enstitüsü, Fransa’daki yaklaşık 1800 cami ve mescitten 400 kadarının kontrol etmektedir..
Rahmetli Abbas Bencheikh El Hocine, Mustafa Kemal ATATÜRK dünyayı terkettiği zaman 26; ben kendisiyle görüştüğüm 10 Mayıs 1989 tarihinde ise 77 yaşında idi. 13 Mayıs 1989 tarihinde Türkiye’de bir gazetede yayınlandığı kendisiyle yaptığım söyleşiyi de göremedi.
Bencheikh El Hocine Abbas bunları anlattıktan sonra bana «Biz Müslüman Türk kardeşlerimizi çok seviyoruz. Kendilerinin gönlümüzde büyük bir yeri vardır. Türkler tarih boyunca İslamiyet’e çok büyük hizmetler verdiler. İslamiyet’i yaydılar. Türkler için İslam’ı yaşamaları halinde büyük şan ve şeref vardır...»
Abbas Bencheikh El Hocine, Paris Camisi rektörü olduktan sonraki dönemi anlatırken şunları ifade etti : «Camiyi devraldığım zaman oldukça haraptı. Tamir ve tanzimi için bugüne kadar elimden ne geliyorsa yaptım. Müslüman göçmenlerin ve Müslüman Fransızların dini konulardakiBiz evlenenlerebaşvurabilecekleri tek merci burasıdır. de sertifika veriyoruz. Bizim camimiz diğer camilerin gözetleyicisi durumundadır.» dedi.
Daha sonra Paris Camisi ile ilgili çeşitli açıklamalar yaptı. Müslüman ustaların akıl nurlarının taşlara nakşedildiği Paris Camisi (4)stil olarak Kuzey Afrika İslam Sanatı’nı yansıtmaktadır.
Paris Camisi, Mudéjar stilindedir (8)
Caminin bölümleri ise şöyle : Cami kısmı, revaklı giriş, kütüphane kısmı, revaklı büyük avlu (5) yani bahçe kısmı ve geniş teşrifat salonu olmak üzere beş bölümden oluşmaktadır.
İran Şahı Rıza Pehlevi tarafından camiye hediye edilen Djanchaghan Fabrikası tarafından dokunan 7,64 x 4,37 metre ölçülerindeki kıymetli bir halı Paris Camisi’nde bulunmaktadır. 33 metre yüksekliğinde minaresi bulunan Paris Camisi’nin bayanlar ve erkekler için birer hamam da bulunmaktadır. Tüm bölümlerin idaresi ve bakımı için elli kişi ve din hizmetleri için de on din adamı görev yapıyor.
Son halife II. Abdülmecit, 1944’te sürgünde bulunduğu Paris'te öldüğünde cenazesi Paris Camisi’ne getirildi ve 10 yıl süre ile burada kaldı. Camii mütevelli heyetinin cenazeyi daha fazla tutamayacaklarını bildirmesi üzerine cenaze 1954’te Medine’ye gönderildi.
Abbas Bencheikh El Hocine, 1884 senesinde Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde bulunan Bağdat’ta doğan Ahmet Haşim’le de Paris’de tanıştı. Ahmet Haşim ‘in babası Bağdat’ın eski ve bilinen ailelerinden biri olan Alusizadeler’e mensup Arif Hikmet Bey, annesi ise yine Bağdat’ın ileri gelenlerinden Kahyazadeler’in kızı Sara Hanım idi. Babasının Arabistan vilayetlerindeki memuriyeti nedeniyle düzensiz bir ilkokul tahsili gördü. Aynı sebepten, dil olarak sadece Arapça’yı öğrendi. Annesi vefat ettikten sonra 12 yaşındayken babası ile birlikte İstanbul’a geldi. 1897 yılında Galatasaray Sultanisi’nde yatılı olarak eğitim almaya başladı. Ahmet Haşim’in sanat ve edebiyata olan ilgisi de Galatasaray Sultanisi’yle başladı. Sanâyi-i Nefise Mektebi'nde (Güzel Sanatlar Akademisi)mitolojidersleri hocalığı ve Mülkiye Mektebi'ndekiFransızcaöğretmenliği görevlerine ölünceye kadar devam etti. Ahmet Haşim’in uzun hayat hikayesinden bahsetmeden Paris’le ilgili hayatını aksettirmeye çalışacağım.
1924’te ilk kez Paris’ giden Ahmet Haşim, 1932’de rahatsızlığı sebebiyle Frankfurt’a gitti.
Ahmet Haşim, 1928 Paris gezisinin notlarının büyük bölümünü “Bir Seyahatin Notları” alt başlığı ile “Bize Göre” kitabına aldı. Paris’te bazı gazetelerde ilginç ve dikkat çeken yazılar yazdı. Bunlardan bir kısmının konusu da Paris Camisi idi.
«1924 –1932 yılları arasında Ahmet Haşim’in (6) Paris’e geldiği zaman, Paris Camisi’ni çok beğendiğini ve bunu şiirlerine yansıttığını» ifade etti. Ahmet Haşim Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ölümünden beş yıl önce, yani 4 Haziran 1933 tarihinde 49 yaşındayken yaşamını yitirdi.
Paris Camisi inşaatı 1919 yılında başlamış ve 1926 yılında tamamlanmıştır. İlk rektör Gadduri Bin Cabrid’dir. Bundan sonra Şeyh Hamza Ebubekir rektör olmuştur. Ancak yaptığı yolsuzluk ve hakkında çıkan olumsuz iddialarla görevden alındı. Yerine
Bencheikh El Hocine Abbas tayin edildi. Benim kendisiyle görüşmemden kısa süre sonra, yani 01.06.1989 tarihinde hayata gözlerini yumdu. Rektörlüğe Dr. Dalil Boubakeur (7) getirildi.
Mustafa Kemal ATATÜRK’ün insana ve dine saygısı asla tartışılamaz!
«Bir Müslüman’ın modern ve çağdaş olabileceğini dünyaya gösteren Mustafa Kemal ATATÜRK’e yobazların düşmanlıkları hem kendi ilkelliklerini hem de İslam’a olan düşmanlıklarını teşhir etmek için sergileniyor!» (29 Ekim 2006)
¤ Atatürk düşmanlığı yaparak, çağdaşlıktan uzaklaşarak İslam’a yakınlıktan söz edenlerin kendilerini hedef haline getirmelerinin kaynağında cehalet, bağnazlık ve yobazlık bulunmaktadır. Bunlar medyaya düşen aşağılama haberlerini bile bir meziyet gibi kabul ederek kendilerine çeki – düzen verme gibi bir gayrete de girmemektedirler. İçinde bulunduğumuz çağ bu tür kişileri normal insan olarak kabul etmemektedir. (23 Nisan 2007)
Bir insanı saraylar, sayıları binleri bulan korumalar, halkın parasıyla alınan milyarlık uçaklar, makam arabaları, sabahtan akşama kadar yüzlerce televizyonda yaptığı konuşmalar, dine, orduya ve millete verdiği zararlar, önüne gelene yaptığı hakaretler yüceltmez… Dehası, vatan sevgisi, doğru, güzel, yerinde ve özlü konuşmaları, isabetli kararları, millete yaşattığı huzur yüceltir. (01 Mayıs 2009)
Ne yazık ki yobazlarda örnek insan olma içgüdüsü gelişmemiştir. Kendilerini tatmin ettikleri din, İslam değil, kendi egolarıdır. Tanrıları para ve çıkardır. Kur ‘an-ı Kerim dışına çıktıklarını bilmeyen bu yaratıkların hâlleri ne yazık ki, «Kur’an-ı Kerim İslâm’ına olan nefreti» de artırmaktadır. (03 Mayıs 2007)
Türk Milleti’nin Atatürk’le bağlarını kopartma telaşına giren yobazların sık sık aldatıldık, yanıltıldık, yanlış yaptık, ihanet ettik gibi sözlerinin arkasındaki gerçek, ne
denli boşluğa düşürüldüklerini ve yalnızlaştırıldıklarını bilememelerinden kaynaklanmaktadır. Emperyalist dayanakları onlara çağdaş gerçeğin ve geleceğin yollarını kapamaktadır. (29 Mayıs 2008)
«Eğer Allah isteseydi» kitabının yazarı Papaz Michel Lelong, ünlü düşünür Roger Garaudy, ünlü Kaptan Jacques -Yves Cousteau ve Maurice Bucail gibi Fransızlarla bizzat görüşme ve yazışmalarımla Atatürk Türkiye’sinin ışıltısını batıda görmem hiç zor olmadı.
Ünlü Kaptan Jacques -Yves COUSTEAU Üzeyir Lokman ÇAYCI’ya faaliyetleriyle ilgili bir kaç sayfalık mektup gönderdi.
Mustafa Kemal Atatürk aydınlığında, İslâm’a ve Müslümanlara olan batılı ilgisi oldukça artmış, Türkiye güvenilir ve örnek bir ülke olarak çağımızda yerini almıştır.
Paris, 31.08.2009 (1) Şeyh Hamza Ebubekir’den sonra 1982’de Paris Camisi’ne rektör olan Abbas Bencheikh El Hocine 1912 doğumlu bir Cezayir vatandaşı. Marsilya müftüsü Soheib Bencheikh ve yazar Ghaleb Bencheikh’in babası. (2) Sultan Abdülhamid, Sultan Abdülmecid'in oğludur. 21 Eylül 1842 tarihinde doğdu. 10 Şubat 1918 tarihinde vefat etti. (3) Gadduri Bin Cabrid : Paris Camisi’nin yapımında çok ciddi gayretler gösterdiği biliniyor. Fas’ta doğmuş ve Cezayir’e yerleşmiş Müslümanlardandır. Başlangıçta tercüman gibi çalışmış, sonra Fas Kraliyet ailesi tarafından Paris Camisi ve Külliyesinin müdürlüğüne getirilmiştir. Bu kişi yaklaşık yirmi yıl görev yapmış, vefatından sonra cenazesi caminin bahçe kısmına gömülmüştür. Şu an kabri cam bahçe kısmında bulunmaktadır. (4) Paris Camisi, Fransa’da devletçe tanınan Müslüman tek dini kuruluş. 1982 – 1989 yılları arasında 7 yılda 7000 kişinin İslam’a giriş töreni yapıldı. Ve ihata belgeleri verildi. Adresi : 2, Place du Puits de l'Ermite, 75005 Paris (5) Revaklı avlu : Mimarlıkta bir yapının ortasında, önünde ya da arkasında duvarlarla çevrili üstü açık alan, yer. Yapının ortasında bulunursa buna içavlu denir. (6) Ahmet Haşim 1885 yılında Bağdat'ta doğdu. 1932 yılında böbrek rahatsızlığı nedeniyle Frankfurt'a giderek tedavi görmüş ve 4 Haziran 1933 tarihinde İstanbul’da vefat etmiştir. Fizan Mutasarrıfı Arif Hikmet Bey'in oğludur.12 yaşlarındayken annesinin ölümü üzerine babasıyla İstanbul'a gelmiştir. Mustafa
  • Univers Univers
  • Ebooks Ebooks
  • Livres audio Livres audio
  • Presse Presse
  • Podcasts Podcasts
  • BD BD
  • Documents Documents