Üzeyir Lokman ÇAYCI :  Ilımlı İslâm Üzerine
13 pages
Turkish

Üzeyir Lokman ÇAYCI : Ilımlı İslâm Üzerine

-

Le téléchargement nécessite un accès à la bibliothèque YouScribe
Tout savoir sur nos offres
13 pages
Turkish
Le téléchargement nécessite un accès à la bibliothèque YouScribe
Tout savoir sur nos offres

Description

Ilımlı İslâm Üzerine Üzeyir Lokman ÇAYCI İnsanlar ne kadar yükseğe çıkarlarsa çıksınlar, hangi unvanı taşırlarsa taşısınlar, söyledikleri sözlerin, yaptıkları hataların, işledikleri günahların sorumluluklarından asla kurtulamayacaklardır. Çağdaşlık Ilımlı İslam yakıştırması bugün ülkemizde AKP ile birlikte anıldığı için toplumun tamamına hitap etmemekte ve eleştirilmektedir. Yani toplumu bize sunulduğu gibi hoşgörüye sevk etmediği gibi, emperyalist projeler içinde yer alması da bu konuya alet olan kurumlarımızı töhmet altına almaktadır. Peygamberimiz (S.A.) zamanından bu güne kadar hiçbir alim, şeyhülislam, ilim adamı bu tabiri kullanmadı. Siyasilerin behtemsizliğini, yöneticilerin beceriksizliğini, unutulan; ihmal edilen insanların sorumluluklarını İslâm’a yükleyemezsiniz. Emperyalist ülkelerin kuşatmalarıyla tahrip olan, bozulan, kaybolan unsurları, dağılan değerleri, suçlanan nesilleri kurtarma yerine laf oyunlarıyla görmezlikten gelemezsiniz! Geçmişten gelen kusurlar, eğitimsiz, çıkarcı ve suçlu kişileri yönetici olarak devletin en önemli kademelerine getirmektedir. Yöneticilerinden şikayet edilen bir ülkede adaletten, hukuktan, insan sevgisinden, hizmetten bahsedemezsiniz. Bu durumlarda laf ebeliği, safsatalar kurtarıcı reçeteler gibi sunuluyor! Bu saçmalıklar bir emzik gibi «Vay anasını be» diyebileceklerin ağzına veriliyor... İlahî Nizam isimli eserinin 223.

Informations

Publié par
Publié le 25 juillet 2016
Nombre de lectures 72
Langue Turkish
Poids de l'ouvrage 1 Mo

Extrait

Ilımlı İslâm Üzerine

Üzeyir Lokman ÇAYCI


İnsanlar ne kadar yükseğe çıkarlarsa çıksınlar,
hangi unvanı taşırlarsa taşısınlar,
söyledikleri sözlerin, yaptıkları hataların, işledikleri
günahların sorumluluklarından asla kurtulamayacaklardır.
Çağdaşlık

Ilımlı İslam yakıştırması bugün ülkemizde AKP ile birlikte anıldığı için toplumun
tamamına hitap etmemekte ve eleştirilmektedir. Yani toplumu bize sunulduğu gibi
hoşgörüye sevk etmediği gibi, emperyalist projeler içinde yer alması da bu konuya
alet olan kurumlarımızı töhmet altına almaktadır. Peygamberimiz (S.A.) zamanından
bu güne kadar hiçbir alim, şeyhülislam, ilim adamı bu tabiri kullanmadı. Siyasilerin
behtemsizliğini, yöneticilerin beceriksizliğini, unutulan; ihmal edilen insanların
sorumluluklarını İslâm’a yükleyemezsiniz. Emperyalist ülkelerin kuşatmalarıyla tahrip
olan, bozulan, kaybolan unsurları, dağılan değerleri, suçlanan nesilleri kurtarma
yerine laf oyunlarıyla görmezlikten gelemezsiniz! Geçmişten gelen kusurlar, eğitimsiz,
çıkarcı ve suçlu kişileri yönetici olarak devletin en önemli kademelerine getirmektedir.
Yöneticilerinden şikayet edilen bir ülkede adaletten, hukuktan, insan sevgisinden,
hizmetten bahsedemezsiniz. Bu durumlarda laf ebeliği, safsatalar kurtarıcı reçeteler
gibi sunuluyor! Bu saçmalıklar bir emzik gibi «Vay anasını be» diyebileceklerin
ağzına veriliyor...
İlahî Nizam isimli eserinin 223. sayfasında İmam-ı Gazâli, Yahya İbni Muaz’ın bir
sözünü nakleder : «Dünya şeytanın dükkanıdır, ondan bir şey çalma ki şeytan onu
istemeye gelip senden almağa kalkışmasın.»

¤ Kendi ordusuyla savaşan bir iktidarın yönettiği, altı oyulmaya çalışılan bir ülkenin
çağdaşlığı tartışılmalıdır!
Denizli’de 7 iş adamının niçin intihar ettiklerini, Kuddusi Okkır’ın ölümünü, AKP
döneminde 500 milyar doları geçen iç ve dış borcumuzu, yine AKP döneminde yani
7 yılda 16 000 insanımızın intiharını, ülkemizdeki 13 milyon işsizi, Recep Tayyip
Erdoğan’ın 40 000 dolarlık elbise giydiğini bu ılımlı İslam tabirinin neresine
oturtacaksınız? 380 000’ne ulaşan polis ordusuyla ılımlılaştırılan ne?
İlahî Nizam isimli eserinin 279. sayfasında İmam-ı Gazâli Peygamberimiz (S.A.) ‘in
bir sözünü nakleder : «Sizden sonra bir kısım insanlar gelecek, yemeklerin en iyisini
yiyecekler, binitlerin en iyisine binecekler, kadınların en güzelini nikâhlayacaklar,
elbiselerin en güzelini giyecekler, küçücük mideleri olacak, fakat doymayacaklar. Çok
nefisleri olacak, kanaat nedir, bilmeyecekler. Sımsıkı dünyaya sarılacaklar,
akşamlayıp sabahlayacaklar. ALLAH’ı bırakıp dünyaya tapacaklar, ALLAH’a değil
dünyaya (nefis- heves ve arzularına) itaat edecekler. Hevây-i nefislerine uyacaklar.
Abdullah’ın oğlu Muhammed’den o günlere erişenlere tavsiye budur ki, o kimselerle
karşılaşınca selâm vermesin, hastalananlarının ziyaretine gitmesin, ölenlerinin
cenazelerine katılmasın, büyüklerine hürmet etmesin. Kim (onlara selâm verir,
hastalarını ziyaret eder, cenazesine katılır ve büyüklerine hürmet ederse)
Müslümanlığın yıkılması için onlara yardım etmiş olur.»

Türk – İslâm Ülküsü isimli eserinin 111. sayfasında Seyyid Ahmet Arvasi : «Malların,
zenginliklerin ve üretim araçlarının bir zümrenin eline geçerek, bir zulmün aracı
durumuna gelmesi tehlikesi, bilhassa 18. asırdan başlayarak ve gittikçe büyüyerek
günümüze kadar gelmektedir.» demektedir.

«Cumhuriyetin ilk yıllarında bazı reformların kültürel kırılmaya/uyumsuzluğa neden
olmasına rağmen, Türkiye’nin benzersiz kimliğini oluşturan kaynaklar ve kültürel
hususlar toplumun dokusunda muhafaza edilmiştir.» «İslam bu toplumda monolitik bir din değildir.» deniliyor.

Soru : İslam parçalanmış bir dindir mi demek isteniyor? Bu söz neye ihtiyaç
duyularak söylendi?
Monolithique : (Sıfat) Tek parça taştan. (Mecaz) Sapasağlam, ayrılmaz.
(Söylenişli Fransızca – Türkçe Sözlük, Sayfa 418, Nijat Özön, İnkılâp Kitabevi, 1988)

Dinde tefrika

(En’âm Sûresi, 159. ayet) Dinlerini parça parça edip guruplara ayrılanlar var ya, senin
onlarla ilişkin yoktur. Onların işi ancak Allah’a kalmıştır. Sonra Allah onlara yaptıklarını
bildireceklerdir.
Peygâmberimiz (S.A.) şöyle buyurdu : Yahudiler yetmiş bir
guruba ayrıldı, birinden başka hepsi cehennemdedir. Benim
ümmetim de yetmiş üç guruba ayrılacaktır, birinden başka hepsi
cehennemdedir. «O kurtuluşa eren gurup kimdir ya
Rasûlallah?» sorusuna cevaben : «Onlar benim ve ashabımın
gittiği yoldan gidenlerdir» dedi.
İlahî Nizam isimli eserinin 207. sayfasında İmam-ı Gazâli
Peygamberimiz (S.A.) ‘in bir sözünü nakleder : « Her hata, ilâhi
ahlâk esaslarına uymayan hararetlerden doğar.»

İslamiyet hoşgörü dinidir.
(Zuhruf Sûresi, 89. ayet) (Nahl Sûresi, 61. ayet) (Bakara Sûresi, 256. ayet)

«Sizlere İslamiyet’te ılımlılıkla ile ilgili olarak Türkiye’nin deneyiminden
söz etmek istiyorum.
Türkiye’deki İslam’la ilgili ılımlı bir anlayışın aynı zamanda farklı eğilimler,
fikirler ve görüşlerin Türkiye’de ifade edilebilmesi gerçeğine de bağlı
olduğunu ifade etmek isterim.» deniliyor.

Bu sözle ister istemez ılımlı olamayan İslam’ın hoşgörüsüz olduğu, hoşgörüsüz bir
İslam’ın da ülkemizde varlığı ifade edilmektedir. İslam’ı ikilemekten, Müslüman’ı ikiye
ayırmaktan Utah’taki bir konferansta söz ediliyor! Kim böyle diyor? : Diyanet İşleri
Başkanı Prof. Dr. Ali BARDAKOĞLU!
Diyanetin görevi öğretmek, aydınlatmak, problemler varsa gidermektir.
Kuranı içine sindiremeyenler ve taşkınlık veya aşırılık yapanlar varsa bunların
sorumlusu Diyanet İşleri Teşkilatıdır. Günümüzde bazı konularda Diyanet İşleri
teşkilatımızın AKP’nin baskısı ve müdahaleleri altında görev yapamaz hale geldiği de
konuşulmaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığı ve Diyanet İşleri Teşkilatı ülkemizde yaşanan olumsuz
gelişmeleri, cinayetleri, toplumda yayılan kötü alışkanlıkları, intiharları bilim
adamlarıyla işbirliği yaparak masaya yatırmalıdır.
Diyanet «Ilımlı İslâm» kavramına sahip çıkıyor

«Diyanet bu çeşitliliği tanımakta ve ılımlı, hoşgörülü bir İslam’ı
teşvik etmekte ve bu İslam kavramını kucaklamaktadır.»
denilmektedir.
1° İslam’ı çeşitlendirmek
2° Çeşitlendirilmiş İslam’ı tanımak
3° Ilımlı İslâm’ı teşvik etmek
4° Ilımlı İslam kavramını kucaklamak
Soru : Neden, ılımlı İslam dışında kalan Müslümanlarla ilgili görüş,
gösterilecek tavır, kucaklanıp kucaklanmayacaklarıyla ilgili bir ifade yer
almıyor?

Müslüman ülkelere bakarak İslam’ı yorumlamak

«Bugün Müslüman dünyaya baktığımızda demokratikleşme ve devlet-din ilişkileri
konusunda çok sayıda sorun görürüz. Bazı ülkelerde İslam’ın demokratik olmayan
politikalar ve otoriter rejimlerin meşrulaştırılması için kullanıldığına şahit olmaktayız.
Politik meşruiyet için İslam’ın yanlış kullanımı sorununa kritik bir bakış getirme
zamanıdır. İslam insan haklarını, politik katılımı, sivil girişimleri, adalet ve eşitliği
teşvik etmektedir. Hiçbir zaman İslam Allah adına fikirlere baskı yapmaz. Eğer
Türkiye’de ılımlı bir İslam anlayışına sahipsek bunu tüm sorunlara rağmen
Türkiye’deki demokratik kültürün oluşumuna borçluyuz.» deniliyor.

ALLAH (İslâm’daki çeşitliliği, yani bölünmeyi ve ılımlılığı emretmemektedir)
Bugün Müslüman dünyaya bakıldığı zaman ortaya çıkan sorunlar İslam’la ilgili
değildir! Kusur Müslüman olduğunu söyleyen tıpkı ılımlı İslam kavramını gereksiz
olarak gündeme taşıyan, emperyalist devletlere hoş görünmek için taviz veren
yöneticilerden, idarecilerden kaynaklanmaktadır.

Bilinerek, öğretilerek, yaşanılan, ışığını Kuran’dan ve Peygamberimizden alan
İslam’a ılımlı İslam denemez! Hurafelerle yozlaştırılmış, çıkar ve toplumu aldatma
vasıtalarıyla tanınmaz hale getirilmiş, siyasetle iç içe geçmiş cemaatlerle özelliğini
kaybetmiş bir İslam’a biz ılımlı İslâm denildiğini görüyoruz. Yani hırsızlık yapanlar,
evrakta tahrifat yapanlar, sahte evrak düzenleyenler, kalpazanlık yapanlar,
adaletsizlik yapanlar, fakir ve fukaranın haklarını gasp edenler, çocuklara tecavüz
edenler, bölücülük yapanl

  • Univers Univers
  • Ebooks Ebooks
  • Livres audio Livres audio
  • Presse Presse
  • Podcasts Podcasts
  • BD BD
  • Documents Documents