Üzeyir Lokman ÇAYCI  :  KANAL İSTANBUL İHANETİ
14 pages
Turkish

Üzeyir Lokman ÇAYCI : KANAL İSTANBUL İHANETİ

-

Le téléchargement nécessite un accès à la bibliothèque YouScribe
Tout savoir sur nos offres
14 pages
Turkish
Le téléchargement nécessite un accès à la bibliothèque YouScribe
Tout savoir sur nos offres

Description

KANAL İSTANBUL İHANETİ Üzeyir Lokman ÇAYCI İç Mimar- Endüstri Tasarımcısı AKP İstanbul’a ve İstanbul halkına çok büyük kötülükler yaptı İstanbul 8000 yıllık bir kent. Eski Yunanlılardan kalan bir kent değil. İstanbul’un Yunanlılardan 6000 yıl öncesine dayanan bir geçmişi var. Ucube binalarla İstanbul’un manevi dokusunu ezdirenler gelecekte mutlaka bunun hesabını vereceklerdir. Kendilerini dev aynalarında görenler manevi gerçeklerle karşılaştıkları zaman, işledikleri suçlarla başbaşa kalacaklardır. Dünyada doğal haliyle çok az örneği olan Karadeniz ve Marmara denizinin farklı hallerini alt üst etmeye kim cesaret edebilir ya da kim böyle bir müdahaleye kalkısırsa sonuçlarına katlanabilir? Bunun cevabını vermek oldukça güç. Rahmân Sûresi, 19. Âyet : İki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermıştir. Rahmân Sûresi, 20. Âyet : Aralarında engel vardır, birbirine geçip karışmazlar. * Bu iki denizi birbirine kavuşturan da, arasına engel koyan da, birbirine geçtiği halde karıştırmayan da Allah’tır. Allah’ın kurduğu düzeni bozmaya hiçbir kimsenin gücü yetmeyecektir. Böyle bir teşebbüs, ateşle değil korla oynamaktır. Bu konu Suriye gibi, kolay kolay alt edilecek, umursanmayacak bir konu değildir. Bu konuyu ortaya atan, yürütmeye çalışan, destek olan, kim olursa olsun kara kara düşünsünler ! Bu konuyu engellemeye çalışanların manevi üstünlüklerini de teferruatlı bir şekilde zaman mutlaka gösterecektir !

Informations

Publié par
Publié le 28 mars 2020
Nombre de lectures 21
Langue Turkish
Poids de l'ouvrage 2 Mo

Extrait

KANAL İSTANBUL İHANETİ
Üzeyir Lokman ÇAYCI İç Mimar- Endüstri Tasarımcısı
AKP İstanbul’a ve İstanbul halkına çok büyük kötülükler yaptı
İstanbul 8000 yıllık bir kent. Eski Yunanlılardan kalan bir kent değil. İstanbul’un Yunanlılardan 6000 yıl öncesine dayanan bir geçmişi var. Ucube binalarla İstanbul’un manevi dokusunu ezdirenler gelecekte mutlaka bunun hesabını vereceklerdir. Kendilerini dev aynalarında görenler manevi gerçeklerle karşılaştıkları zaman, işledikleri suçlarla başbaşa kalacaklardır. Dünyada doğal haliyle çok az örneği olan Karadeniz ve Marmara denizinin farklı hallerini alt üst etmeye kim cesaret edebilir ya da kim böyle bir müdahaleye kalkısırsa sonuçlarına katlanabilir? Bunun cevabını vermek oldukça güç.
Rahmân Sûresi, 19. Âyet : İki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermıştir. Rahmân Sûresi, 20. Âyet : Aralarında engel vardır, birbirine geçip karışmazlar.*
Bu iki denizi birbirine kavuşturan da, arasına engel koyan da, birbirine geçtiği halde karıştırmayan da Allah’tır. Allah’ın kurduğu düzeni bozmaya hiçbir kimsenin gücü yetmeyecektir. Böyle bir teşebbüs, ateşle değil korla oynamaktır.
Bu konu Suriye gibi, kolay kolay alt edilecek, umursanmayacak bir konu değildir. Bu konuyu ortaya atan, yürütmeye çalışan, destek olan, kim olursa olsun kara kara düşünsünler ! Bu konuyu engellemeye çalışanların manevi üstünlüklerini de teferruatlı bir şekilde zaman mutlaka gösterecektir !
Henüz AKP yöneticileri manen korunması gerektiğini inkârla; yokettikleri ormanların, kestikleri her bir ağacın, zarar verdikleri her bir canlının manevi hesabını vermemiş görünüyorlar. Günahlarını değişik şekillerde artırdıklarından da haberleri yok ? Bu habersizlik ne zamana kadar sürecek bunu da düşünemiyorlar !
Âl-i İmran Sûresi, 178. Âyet: İnkâr edenler sanmasınlar ki, kendilerine mühlet vermemiz onlar için daha hayırlıdır. Onlara ancak günahlarını artırmaları için fırsat veriyoruz. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır.
Neml Sûresi, 69. Âyet: De ki: Yeryüzünde gezin de, günahkârların akıbeti nice oldu, görün!
İbrahim Sûresi, 49. Âyet: O gün, günahkârların zincire vurulmuş olduğunu görürsün.
Kainat kişilerin kaprislerine teslim edilmeyecek kadar kutsallıklarla doludur. Kendilerine ceza yolları açanlar, etraflarındaki şakşakçılarını günaha iterek sonuçlarını bilmedikleri bir yola hem de çeşitli imtihanlardan geçerek girerler.
Tevbe Sûresi, 82. Âyet: Artık kazanmakta olduklarının cezası olarak az gülsünler, çok ağlasınlar!
En’am Sûresi, 120. Âyet: Günahın açığını de gizlisini de bırakın! Çünkü günah işleyenler, yaptıklarının cezasını mutlaka çekeceklerdir.
Ben, babam ve annemle birlikte bahçemizdeki dut ağacının zikrettiğini görenlerdenim.
AKP yöneticileri icraatlarıyla milleti, doğayı ve Türkiye’nin geleceğini hiçe sayıyorlar
Gündem değiştirme maksatlı bile olsa Kanal İstanbul projesi, doğanın ve Allah’ın kanunlarına müdahale girişimidir. Kanal İstanbul, kadınlara başörtüsü yerine türban taktırıp rahibeleştirmek gibi... İstanbul’daki kutsal yerleri, tarihi mekanları ve ecdat yadigârlarını gökdelenlere ve kuralsız yapılaşmalara ezdirtmek gibi bir ihanet projesidir! İstanbul’a ihanet ettik diyenlerin bu ihanetlerini açık açık sürdürme gayretidir!
Patlasalar da çatlasalar da bu kanal yapılacaktır dayatmasıyla İstanbul’un en güzel mekanlarını kazarak alt üst edecekler, kendilerini çok güçlü zannediyorlar! Ama attıkları adımların onları affedilmeyecek suçlara ittiğinden ne yazık ki haberleri yok!
Rûm Sûresi, 9. Âyet : «Onlar, yeryüzünde gezip de kendilerinden öncekilerin âkibetlerinin nice olduğuna bakmadılar mı? Ki onlar, kendilerinden daha güçlü idiler; yeryüzünü kazıp alt-üst etmişler, onu bunların imar ettiklerinden daha çok imar
etmişlerdi. Peygamberleri, onlara da nice açık deliller getirmişlerdi. Zaten Allah onlara zulmedecek değildi; fakat onlar kendi kendilerine zulmetmekteydiler.»
Kanal İstanbul girişiminin çıkar amaçlı ortaya atıldığı ve çevrenin maddi çıkar elde etmek için birilerine peşkeş çekildiği de gizlenmiyor!
Ergenekon iftira davasına niçin öncülük yaptıklarını da, Gezi Hareketi’ne karşı ölçüsüz tavırlarını da gizlediler! Doğruyu ve gerçeği ifade etmediler! Bu iki konuyla birçok kişi hayatlarını, yakınlarını ve gözlerini kaybettiler!
Ahzab Sûresi, 70. Âyet : Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve doğru söz söyleyin.
Bakara Sûresi, 77. Âyet : Onlar bilmezler mi ki, gizlediklerini de açıkça yaptıklarını da Allah bilmektedir.
Âl-i İmrân Sûresi, 71. âyet : Ey ehl-i kitap! Neden doğruyu eğriye (hakkı bâtıla) karıştırıyor ve bile bile gerçeği gizliyorsunuz?
Kötülük çoğu kez gizlenir, açığa çıkması istenmez. Canlılara, doğaya, ahlâka, inanca, huzura ve toplumsal düzene zarar verir. AKP bugüne kadar, bir çok konuda toplumsal düzene, devlet çarkına, canlılara ve insanlara zarar verdi.
Lokman Sûresi, 16. Âyet : (Lokman, öğütlerine devamla şöyle demişti:) Yavrucuğum! Yaptığın iş «iyilik veya kötülük», bir hardal tanesi ağılığında bile olsa ve bu, bir kayanın içinde veya göklerde yahut yerin derinliklerinde bulunsa, yine da Allah onu senin karşına getirir. Doğrusu Allah, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır.
AKP sorunları çözme yerine sorun üretiyor!
Kendilerini her konuda yetkili görenlerin geçmişte yaptıkları hatalar unutulmadı!
Deniz dokularına ve oluşumuna müdahale edilerek denizlerdeki doğal hayatlar imha edilmek isteniyor. Çevrede yaşayanlara ve geleceğe ne gibi olumsuzluklar yükleyeceklerini de hesaplamıyorlar!
Fâtır Sûresi, 12. Âyet : İki deniz birbirine eşit olmaz. Şu çok tatlıdır, susuzluğu keser, içilmesi kolaydır. Şu çok tuzludur, acıdır (boğazı yakar). Hepsinden de tâze et (balık) yersiniz ve takmakta olduğunuz süs eşyası çıkarırsınız. Allah’ın lütfundan nasibinizi arayıp şükretmeniz için gemilerin, denizi yarıp gittiğini görürsün.
AKP’li yöneticilerin Atatürk Havaalanını ortadan kaldırarak İstanbul’a yaptıkları havaalanıyla da doğanın dengesini nasıl bozdukları her gün skandal değişik olayla açığa çıkıyor!
Bu havaalanı dünyada «Metrosu olmayan ve dünyanın en kullanışsız tek havaalanı» olarak anılıyor! AKP”liler tıpkı Türkiye’deki ahlâkî değerleri ve inanç düzenini imha ettikleri gibi, iki farklı denize de bir macera ile olumsuzluklar yüklemek istiyorlar!
İstanbul’u yaşanmaz bir şehir haline getirmek istiyorlar!
Bakın AKP tüzüğünde geçen ifadelere :
4.13 - AK PARTİ; temsili demokrasinin çoğulcu, katılımcı ve yarışmacı niteliğini önemser. Bu özelliklerin hayata geçirilmesinde ve verimli, kaliteli ve denetimli bir kamu yönetiminin kurulmasında ve sürdürülmesinde, sivil toplum örgütlerinin önemine ve vazgeçilmezliğine inanır.
4.14 - AK PARTİ; referandumu, halkımızın yönetim sürecine katılımını temin için etkili bir yöntem olarak benimser.
Haklarını aramak isteyenlere ve dans eden kadınlara zulmeden bir parti hüviyetine girdiler! Yani sivil toplum örgütlerine zerre kadar saygılarının ve tahammüllerinin olmadığını kanıtladılar! Boş verelim denetimli kamu yönetimini, İstanbul’a yapacakları kanal için patlasalar da çatlasalar da bu kanal yapılacak dayatmasıyla kendilerini teşhir ediyorlar. Muhtarlara bile talimat verilerek konu ile görüş beyan etmemeleri için baskı yapıyorlar!
4.15 - AK PARTİ; içte ve dışta güçlü duruşun adaletle mümkün olacağına inanır. Hukukun 'güç'ten değil, 'güç'ün hukuktan kaynaklandığı inancı ile her iş ve faaliyette doğrunun ve haklının egemen olmasını, önleyici engelleri ortadan kaldırmayı, adil yargılanma hakkını ve hak arama özgürlüğünü bütün unsurları ile gerçekleştirmeyi, ülkemizi, onun sahibi insanlarımız için yaşanılır hale getirmeyi,her halükarda milletin ülkesini ve devletinin bağımsızlığını ve üniter yapısını korumayı amaçlar.
Kendi tüzüklerinin dışında faaliyet göstermeleri ve ülkemiz insanlarını hiçe saydıkları da hiç yadırganmıyor! Talimatlarla karşıt gördüklerinin yargılandıkları, bunlara yine talimatla ceza verildiği de gizlenmiyor.
Mahkemelerde yeniden suç işlemeye teşvik eden kararlar verilerek suçlular adeta himaye ediliyorlar. Mağdurlar, mazlumlar, haklarını aramak isteyenler suçlanarak karakollara ve hapishanelere düşürülüyorlar.
A’raf Sûresi, 29. Âyet : De ki: Rabbim adaleti emretti. Her secde ettiğinizde yüzlerinizi O’na çevirin ve dini yalnız Allah’a has kılarak O’na yalvarın. İlkin sizi yarattığı gibi yine O’na döneceksiniz.
A’raf Sûresi, 181. Âyet : Yarattıklarımızdan, daima hakka ileten ve adaleti hal ile yerine getiren bir millet bulunur.
AKP’li yöneticilerin hukuksuz tavırları, yandaşlık oluşturarak toplumu böldükleri, parçaladıkları sebebiyle işledikleri suçları katmerleşerek artıyor. Baskıda, tahammülsüzlükte öyle ileri gittiler ki, kendilerine karşı olanlar için yandaşlarına «bunları sokağa çıkamaz hâle getirin» talimatı veriyorlar.
AKP’liler Padişah Vahdettin’i milleti koyun sürüsü gibi gördüğü için mi seviyorlar?
... Sinirlenen PadişahVahdettinsert bir şekilde ayağa kalkar ve soğuk bir ses tonuyla şöyle cevap verir: «Bu millet koyun sürüsü bir çoban lazım o da benim...» Ve konuşmayı sona erdirir! Saraydan çıkacakları sırada Vehbi Hoca arkadaşlarına dönerek şu tarihî cevabı verir: Bu adam nefsini ıslah etmezse akıbeti fenadır Allah büyüktür. Bu millet halaskârını bulacaktır. Milleti koyun sürüsü addetmek Allah’ın rızasına aykırıdır. Yaşarsak çok şeyler göreceğiz (Cemal KUTAY, Kurtuluşun Kuvvacı Din Adamları, 89, 156-157, 165) ..... 1921 Nisan’ında Ankara’da Millî Mücadele hakkında bilgiler veren 28 sayfalık Fransızca ve Türkçe bir broşür yayınlanmıştır. O broşürde ilk resim Abdümecit Efendi'nindir. Sonraki resimler Millî Mücadele kahramanı komutanlarındır. Vahdettin’in resmi yoktur çünkü milletin hükmü budur. TBMM’nin Millî Mücadele günlerindeki zabıtlarına bir bakın Vahdettin adının her geçtiği yerde Meclis’ten şu sesler yükselmektedir: "Kahrolsun, hain, Allah cezasını versin!”
Kanal İstanbul dayatması da milleti koyun sürüsü gibi görmenin bir ifadesi olarak mı karşımıza çıkarılmaktadır? Aksi halde millete, bölgeye, doğaya zarar verecek ve çıkara dayanan çıkışlara asla fırsat verilemez!
Kanal İstanbul felaketler üretecek
Her gün tahminen 86 geminin geçeceği söylenen 46 kilometre uzunluğundaki kanaldan gemilerin biri gelirken diğerinin bekleyeceği, bu sebeple bu gemilerin çevreyi kirletecekleri konuşuluyor. Bunu haftalara, aylara ve yıllara göre hesap edin... İşin içinden çıkamayacaksınız.
İstanbul’da güvenlik endişesini artıran bu tür haberlere kimler sebep oldu?
Bilimsel araştırmalara göre, kanal yapılırken çevreye saatte 2,5 ton toz karışacak! Kanal açılırken çıkan toprağı taşıyacak 5,5 milyon kamyonla başta Terkos Gölü olmak üzere çevrenin en üst seviyede nasıl zehirleneceği de toplumdan kaçırılan konulardan biri!
Kanala yapılacak 11 köprüyle ne gibi sorunlar oluşacağına dair en ufacık bir araştırma ve ÇED raporları yok! Kanalın yapılması esnasında iş ve çevre güvenliği açısından kaç kişinin hayatını kaybedeceğine dair en ufacık bir araştırma yapılmadı! Kanal İstanbul ile yaklaşık 300 hektarlık koruma Ormanı, dünyada eşine rastlanmayan bitki örtüsü, ağaç ve canlılarla birlikte imha edilecek!
Gelecekte yapılsa da yapılmasa da bu projeyle anılanlar mutlaka yargılanacaklar!
Milleti, tarihini, çoğunluğun sesini, teknolojiyi, hukuku, insan sağlığını, çevreyi, doğayı ve İstanbul Belediyesi’ni hiçe saymanın elbette bir bedeli olacak!
Demokrasiyi ve insan haklarını çiğneyerek yapılan dayatmaların sonucuna katlanmak da kaçınılmaz olacaktır.
Bu tahribat projesiyle meydana gelecek her bir ölümden, her olumsuzluktan, kaybedilen vakitlerden, toplumu ihanet projeleriyle meşgul edip rahatsız etmekten bu projeyi ortaya atanlar, destekleyenler, savunanlar ve oluşturanlar mutlaka sorumlu tutulacaklar ve yargılanacaklardır!
Paris, 01 Ocak 2020
¤
AKP’NİN SİCİLİNDE BUNLAR DA VAR!
¤ Ankara ve İstanbul’da Belediye Başkanlığı yapan AKP’li zatların bulundukları şehrin tarihi, tarihi dokusu konusunda bir imtihan yapsanız her ikisi de kaybeder! İstanbul Kapalıçarşı’yı hemen hemen 18 yıl sonra 2007’nin sonunda gördüm. Dışarıda yağmur yağıyordu! İçerde bir çok yerde tavandan akıntılar vardı. Bazı bölümlerde akıntı olan yerlere kovalar konulmuştu. Duvarlardaki bakımsızlığı aksettiren görüntüler... Yani Kapalıçarşı geçmişin muhteşem derinliğinden, anılara aynalık yapan görkemli tarihinden bugünkü ilgisizliğe, umursamazlığa isyan edercesine bir haldeydi... Sanki ağlıyor gibiydi! Esenler Terminalindeki görüntü daha da hazin! Viraneyi andıran su dolu çukurlar! Yerdeki çöpler, balgamlar! Ayakkabılarıyla evlerine mikrop taşıyan yolcular... Üzeyir Lokman ÇAYCI Haber Cem, 10 Mart 2009
¤
MİLLÎ MERKEZ BASIN AÇIKLAMASI
“KANAL İSTANBUL PROJESİNE HAYIR!“
Türkiye Cumhuriyeti, dört denizinde kıyıları ve sahil şeritleri olan bir coğrafyaya sahiptir.
Bu nedenle Anayasa’nın 43. maddesi kıyılar ve sahil şeritlerini özel koruma ve güvence altına almıştır. Bu madde 1961 Anayasasından bu yana önemini ve etkinliğini korumuştur. Hiçbir Anayasa değişikliğinde itiraz, değişim konusu olmamış, kelimesine bile dokunulmamıştır. Ülke coğrafyasının kıyı ve sahil şeritlerini delen, değiştiren Kanal İstanbul Projesi’nin “yap, işlet devret” kuralı ve genel uygulaması ile yapılması, ÇED raporu düzenlenmesi, Anayasa’nın 43. maddesine esastan aykırıdır.göre, Karadeniz kıyısındaki kıyı Projeye kenarını delerek başlayan, İstanbul Boğazı’ndan daha uzun bir deniz yolu Marmara Denizi ve Çekmece Gölleri kıyılarını yeniden oluşturacaktır. Açılacak kanal; geçtiği bölgelerde, kimi barajları, akarsuları aşarak kıyı ve sahil şeritlerini temelden değiştirecektir. Bu deniz yolu üzerinde, denize elverişli taşıtlar yük, yolcu taşıyacak, indirme-bindirme işlemleri yapacaklardır. Kanal kıyılarında, genel güvenlik ve deniz hukukuna uyarlı tesisler kurulacaktır. Bu kanalın geçeceği denizyolu üzerinde Küçükçekmece Gölü, Prehistorik dönemin insan yaşamı bulguları, Yarımburgaz Mağarası, binlerce yıllık eski yerleşim bölgesi izlerini taşımaktadır.
Kanalın geçeceği bölgede tarihi köprüler, tabyalar, koruganlar yer almaktadır.Ayrıca yerleşik birinci derecede askeri gizli veya açık bölgeler, karargâhlar bulunmaktadır.kanalın batısında Açılacak bulunan askeri birliklerimizin ikmal ve takviyesi zorlaşacağı için Trakya’nın savunulması zafiyete uğrayacaktır. İki denizin birbirine bağlanması; birçok bilimsel çalışmayla açıklandığı üzere bölgede geri dönülmez şekilde büyük bir çevre tahribatı yaratacak, ayrıca Marmara Denizi’nin hızla kirlenmesine yolaçacaktır. Montrö Sözleşmesi yürürlükte olduğu sürece, Boğazlardan geçecek hiçbir ticari veya askeri gemi kanaldan geçmeye zorlanamaz. Bu nedenle kanal geçişlerinden milyar dolarlık gelir sağlanması hayalden ibarettir. Gelir sağlamayacak bir kanalın yapım maliyeti ise ülkemizin güçlükler içindeki ekonomik yapısının kaldıramayacağı kadar büyük bir yük ve darbe olacaktır.
Kanalın kıyıları, Haliç ve İstanbul Boğazı’nın kıyıları ve bütün sahil şeritlerinin tâbi olduğu bilimsel ve hukuki şartlarla örtüşecektir. Bu nedenle işlemin başlaması aşamasından sonlandırılmasına kadar; bütün koşulları, olasılıkları, ayrıntıları yöneten bir organik kanun gerekmektedir. Bu deniz yolunun açılmasından sonra, iktisadi ve siyasi yönetiminin ve otoritenin de bu kanunla kurulması şarttır. Anayasa’nın 43. maddesinin son fıkrası iki kavramı önemle tespit ve koruma altına almıştır. Eski ve yeni kıyılar ile sahil şeritleri; kamu yararı
  • Univers Univers
  • Ebooks Ebooks
  • Livres audio Livres audio
  • Presse Presse
  • Podcasts Podcasts
  • BD BD
  • Documents Documents