Üzeyir Lokman ÇAYCI :  YAKUP YURT
132 pages
Turkish

Üzeyir Lokman ÇAYCI : YAKUP YURT

-

Le téléchargement nécessite un accès à la bibliothèque YouScribe
Tout savoir sur nos offres
132 pages
Turkish
Le téléchargement nécessite un accès à la bibliothèque YouScribe
Tout savoir sur nos offres

Description

YAKU P YU RT Üzeyir Lokman ÇAYCI Ben şiirlerimi tercüme edecek bir çevirmen aradığım bir sırada en nazik ve en samimi cevabı çok saygıdeğer Yakup YURT’tan aldım. Sanat çalışmalarımın yanında şiirlerimin tercüme edilmesi de şiirsel ve sanatsal tanınmamı en üst seviyeye çıkardı ve birçok üniversite çalışmalarıma yer verdi. Türkçe ve Fransızca öylesine akıcı bir dili var ki dünyanın her yerinde takdirle karşılandı. Fransızca tercümeleri Kanada’da ve Amerika’da İngilizce’ye tercüme yapılırken çevirmenler Yakup YURT’un çeviri gücüne de değinmeden edemediler. Bu konudaki hayranlıklar kitap ve dergilerin sayfalarına aksettirildi. Birçok kez onunla Brüksel’de buluştuk. Çok saygıdeğer eşi Güzin YURT, çocukları Cavit YURT, Onur YURT’la ve çevredeki güzel insanlarla tanıştık, konuştuk. Birlikte güzel günlerimiz geçti. Hepsinin dostluklarını ve içtenliklerini unutamadık. Benimle ilgili yazdığı ifadeler ise beni oldukça duygulandırdı: «... Diğer yandan, yaklaşık yirmi yıldırParisyakınlarında yaşayan değerli şair ve sanat adamı, büyük dostumÜzeyir Lokman Çaycı'nın izlenimlerinde de, flu bile olsa, en ufak bir iyimserlik sezinleyemiyorum. Gönlü zengin fakirimin bakışları zekice, değerlendirmeleri insancadır. Çok değer veririm. Entel takılmadığı için olsa gerek, bilinçli olarak unutulanlar arasında fikir ve güzellik üretmeye ve yaymaya devam ediyor kendince. Biline.» Yakup YURT ¤ Yakup YURT bize çocukluğundan ve anılardan da bahsetti.

Informations

Publié par
Publié le 04 mars 2020
Nombre de lectures 39
Langue Turkish
Poids de l'ouvrage 6 Mo

Extrait

YAKU
P YU
RT
Üzeyir Lokman ÇAYCI
Ben şiirlerimi tercüme edecek bir çevirmen aradığım bir sırada en nazik ve en samimi cevabı çok saygıdeğer Yakup YURT’tan aldım. Sanat çalışmalarımın yanında şiirlerimin tercüme edilmesi de şiirsel ve sanatsal tanınmamı en üst seviyeye çıkardı ve birçok üniversite çalışmalarıma yer verdi.
Türkçe ve Fransızca öylesine akıcı bir dili var ki dünyanın her yerinde takdirle karşılandı. Fransızca tercümeleri Kanada’da ve Amerika’da İngilizce’ye tercüme yapılırken çevirmenler Yakup YURT’un çeviri gücüne de değinmeden edemediler. Bu konudaki hayranlıklar kitap ve dergilerin sayfalarına aksettirildi.
Birçok kez onunla Brüksel’de buluştuk. Çok saygıdeğer eşi Güzin YURT, çocukları Cavit YURT, Onur YURT’la ve çevredeki güzel insanlarla tanıştık, konuştuk. Birlikte güzel günlerimiz geçti. Hepsinin dostluklarını ve içtenliklerini unutamadık.
Benimle ilgili yazdığı ifadeler ise beni oldukça duygulandırdı:
«... Diğer yandan, yaklaşık yirmi yıldırParisyakınlarında yaşayan değerli şair ve sanat adamı, büyük dostumÜzeyir Lokman Çaycı'nın izlenimlerinde de, flu bile olsa, en ufak bir iyimserlik sezinleyemiyorum. Gönlü zengin fakirimin bakışları zekice, değerlendirmeleri insancadır. Çok değer veririm. Entel takılmadığı için olsa gerek, bilinçli olarak unutulanlar arasında fikir ve güzellik üretmeye ve yaymaya devam ediyor kendince. Biline.»
Yakup YURT
¤
Yakup YURT bize çocukluğundan ve anılardan da bahsetti. «Geçmişte Umurbey’de sapan lastiğiyle bir taşla yılanı başından vuruyor ve yılanı boynuna asıyor. Bunu gören çocuklar etrafında toplanarak «kahraman Yakup Ağabey diye ona tezahüratta bulunuyorlar. Balıkçı köye girer girmez köyün bütün kedileri balıkçının etrafına toplanıyorlar... Büyük bir köy... Börek, çörek yapılınca bir evde, oraya kediler koşarak geliyorlar. O zamanlarda eşekle kar satılıyor. Karla ekmek karşılıklı veriliyor.
Bize eğitim gördüğü üniversiteden ve oradaki olaylardan bahsetti: «Loven Katolik Üniversitesi Brüksel’e 25 kilometrelik bir mesafede... 1550 yılında kuruldu. Avrupa’nın en eski üniversitesi! 72,5 millet bir aradalar. Flamanca, Fransızca ve İngilizce rahatça konuşuluyor ! Esnaf da en az iki dil konuşuyor. 1968 öğrenci olayları Belçika’ya da sıçradı ve Flaman kültür milliyetçiliği hortladı. Şiddet olayları başladı. Fransızca konuşanlara saldırdılar. 1 kişi oldü. Bir kaç yaralı oldu. Luven’de bulunan fransızca konuşanları başka bölgeye taşıdılar. Ve buraya da Luven la neuve ismini koydular. Sıfırdan kurulan bu şehire Yeni Luven denilmiş oldu. Bu 20 –25 senelik bir zaman diliminde gerçekleşti ve 50 bin nüfuslu şehir oldu.
Yakup YURT, Belçika anılarını ve hislerini de şu şekilde ifade etti : «Tahsilim 3 yıl Luven’de geçti... 3 yıl da Luven la neuve’de geçti. Türk kökenli İstanbul’lu öğrenciler Luven la Neuve ‘de okuyorlardı. Bize gezmeye geliyorlardı. Alt çenem Belçika ise, üst çenem Türkiye... Ama ikisi birden çenemi oluşturuyor! Dünyada en kolay iş, öz eleştiridir. Sosyalist bir kişi, sosyalist hastanede doğmuş Sosyalist okulda okuyor, Sosyalist sağlık sigortasına kayıtlı! Yabancıların diliyle, kültürüyle, folkloruyla ilgilenen yok! İstanbul’lu vatandaşlarımızdan Doktor Yorgo Bey ile ilişkileri ise imrenilecek şekildeydi. Biz ne zaman Brüksel’e gittiysek Yorgo Bey, eşiyle Yakup YURT’un evine bizi ziyarete geldi. Yorge Bey ile ilgili olarak da Yakup YURT bize; «Yorgo’nun annesi İngiliz asıllı rum 85 yaşında...kedinin ismini kayınpeder Katerina koymuş. Kedi biraz hırsızdı. » dedi. (03 Kasım 2005)
Adalet konusundaki bir Belçika anısı ise ders alınacak nitelikteydi :«Topluma yaptığı bütün kötülükler adına, psikiyatrist, çocuğu doğduğu günden beri tanıyanların hepsi ve başsavcı oradaydı. Halk Jürisi önünde kişiliği, çocukluğu ve bütün halleri anlatılacaktı.
12 kişiden oluşan tesadüfen halk içinden getirilmiş üyeler çocuğa istedikleri soruları soruyor ve dinliyorlardı. Hiç bir baskı altında kalmadan, bağımsızca ve özgürce karar veriyorlardı. 25 yaşında Liege’de bir Türk genci ablasını öldürmekten yargılanıyordu. Sordukları sorular sebebiyle ırkçı oldukları anlaşılan jüri üyeleri nedeniyle mahkeme iptal edildi.»
Yakup YURT’a ait kısa sözler ve notlar : ¤ Belçika toplumunun %10’u aktif eşcinsel ! ¤ Ilımlı oturma yerleri «cité dortoir» yani uyuma evleri var (yaşama evleri değil) ¤ İnsanların genelinde üstünlük hastalığı hakim ¤ İnsanları sevmemek için bir çok neden bulabilirsiniz ! ¤ Mollo ! (İtalyanca bir kelime) : Sakin ol, yumuşak ol, yavaş ol anlamlarıyla kullanılıyor ! (Doucement gibi…) ¤ Vas-y mollo, ne frappe pas si fort : Yavaş ol sert vurma
¤ Kötülük yaparak hayatlarını kazananlar var! Bilmeden yanlışlık yaparak kötülük yapanlar var… Yanlışlık yapmayan, kötülükleri geren, ses çıkarmayan büyük bir kitle var! ¤ Konuşursan başıma bir iş gelir diye ses çıkaramayanlar da çoğunlukta! Yani bana dokunmayan bin yaşasın diyerek suça ortak olanlar... ¤ Bilgiyi, güveni yok eden bir sistem! Susmasalar kötülükler gelişemeyecek! ¤ Belçika’da 85 000 kişilik hapishanelerde 100 000 kişi yatıyor! ¤125 gündür Belçika’da hükümet kurulamıyor! (12 Ekim 2007) ¤ İstemeyerek solculuk yapıyorlar, haketmedikleri oyları alıyorlar.
Çok değerli Yakup YURT’un anlattığına göre Belçika’ya geldikleri sırada Türklerin posta kutularına yetkililer armağan olarak ehliyet atmışlar… Eğitimden ve imtihandan geçmeden aldıkları ehliyetlerle kimi kapılara vurmuş, kimi duvarlara toslamış… anlayacağınız kaza yapa yapa sürücülüğü öğrenmişler.
Yakup YURT ehliyet konusunu dile getirince ben de kendi araştırmamı dile getirdim : «Fransa’da ehliyet diye nüfus cüzdanlarını göstererek Türkler ehliyet sahibi olmuşlar. Tabi Türkler dürüst insanlar, bunlar Osmanlı torunları, inançlılar, asla hata yapmazlar, yalan söylemezler, diye önlerine ehliyet diye nüfus cüzdanlarıyla gelenlere güvenerek, inanarak derhal ehliyet vermişler… Sonradan nüfus cüzdanlarının ehliyet olmadığı anlaşılmış ve ciddi tedbirler almışlar… Vah vah bizi geçmişleriyle, bizde bıraktıkları intibalarla aldattılar diye pişmanlık duymuşlar…»
¤
Nükteli konuşmalarıyla, olayları, gördüklerini ve hissettiklerini yorumlama hassasiyetleri dikkatimizi çekti. Ben aramızda geçen bu ilginç konuşmaları defterlerime kaydettim. Eşi Güzin YURT için yazdığı şiirler :
GÜZİN' İN BAHÇESİ
yük oğlumuz bisiklete bindi gitti Tazeçıtır ekmek almaya Sen mutfakta çay demliyorsun
Aşk meyvesi küçük oğlumuz uyuyor Koltukta derin derin Sabah saat dokuzçiçekler sulanıyor Bahçede her yer serin Bil bakalım karıcıgım Engüzel bahçe neresi ? Ne Aytepe, ne Kızlarderesi Sadece kâlbimin sana ait köşesi ...
YakupYURT Umurbey, 30 temmuz 1999
¤
BENİM GÜNEŞ YÜZLÜ GÜZELİM
Her sabah yeniden doğan güneşyüzlüm Bil kigözlerinin sıcaklığı eritiyor beni Sözlerinin derinliğindeyüzüyorgönlüm Çok sık söylemesem de seviyorum seni
Her uyanışta yeni bir rüya başlıyor seninle Bir mevsim değil bir ömür boyu seveceğim O kadar uyumlu raks ediyorsun ki benimle İkinci bir kâlbim olsa onu da sana vereceğim
Yakup YURT, Brüksel, 17.01.2000
¤
(Soldan sağa) Onur YURT, Cavit YURT, Yakup YURT, Güzin YURT, Neziha ÇAYCI Paris, La Defence
GÜZİN'İN YERİ
Uzun bir tatilgününün sonunda Balkondan körfeze bakıyorum Yorgungüneşyavaşyavaşbatmakta Bitkin de olsa durmakyok ona Dönen dünya ile başı belâda. Kırlangıçlar ötüşüyor uçuşarak Marmara'dan esen meltemle Sallanıyor kavaklar sarhoşçasına Rakının dozunu kaçıran çkın köydelikanlısı misali Hava temiz Çevre sessiz Umurbeygüzel Ama olmuyor yine de Sensiz !..
Yakup YURT Umurbey, 08 temmuz 1999
¤
Eşime 45.nci yaş günü armağanı.
SEN VE BEN !..
Biricik eşim benim Sevgi odağım Canyoldaşım Hayat arkadaşım Aşçı başım Tatlı kadın İyi anne Cefakâr insan Vefakâr dost Titiz sekreter Engüvenli kasa Temizlik hastası ğünpastası Bal arısı Kelebeğim Pervanem Karım benim Güzin'im Ben...seninim!
YakupYURT Brüksel, 19.10.1999
Rahmetli kardeşi Halil YURT için yazdığı şiir:
KARDEŞİM HALİL
Koçburcunun aslanyiğidi olarak Geldin dünyaya nisan elliyedide yüdüngündengüne kalplere dolarak Yattığın vakte kadar selvi dibine.
Kısacıkyaşamında aşırıyoruldun Anlamak ne mümkün neşe doluydun Durmak istemedin kendinden kaçtın Ailene ve çevrene mutluluk saçarak.
Umurbeymezarlığı temmuzda bile serin Gözler nemli duygularyoğun ve derin Yakupağabeyinden sana koca bir aferin Ölümü asil boyutlarda yaşattığın için.
YakupYURT Umurbey - 09 temmuz 1999
¤
Yakup YURT dostlarını da unutmuyor:
Ömer Faruk ÇELEBİ'ye armağan...
ÖMER'E MEKTUP
Sürekli elektronik mektupların geliyor Hani bilgisayar çağını yaşıyoruz ya İnsanoğlunun en büyük buluşu olan Israrla beni unutmadığını ve sevdiğini Hissettiriyorsun elektronikçe... İşte sana benim insanca cevabım : Teknoloji insani ilişkileri köreltiyor Hepimizi bireysellik çukuruna itiyor Eskiden insanlar arasına karakedi girerdi Şimdi bilgisayar ekranı giriyor Her birimiz biraz mutlu, biraz mutsuz Yuvarlanıp gidiyoruz son durağa doğru Ölsem kırkımdan önce haberin olmaz Ama biz yine de dostuz her nasılsa Herkeste bir stres, bir telaş, bir hırs Aslında kimse bilmiyor ne istediğini Tam olarak... Kredileri çekip çekip Birbirine borçlu borçlu Hava atan zavallılar olduk Farkında mısın ? Makam, para, şan, şöhret hırsım yok Allah'a şükür !.. Çok kişiye kızgınım Ama kimseye küsmüyorum... Kazanmak zor, kaybetmek çok kolay Her alanda geçerli bu kural... Hepinize selâmlar, sağlıcakla kal.
Yakup YURT Brüksel , 01.10.1999
¤
EŞREF ABİ
Belki inanmayacaksın Ama üzerimde bir ağırlık var Bugün sabahtan beri Hoşbir boşluk içindeydim Ta ki Oktaytelefon edip Abi babam ölmek üzere Diyesiye !..
Gurbetçinin kaderi mi Nedir bilinmez Yıllar süren komşuluk anıları, Kardeşliğe dönüşür Silinmez kalplerden Derin dostluk duyguları İçirdiğin kahvelerin Kırkyıl hatırı var bende Ablamın pırasalı böreğini Anlatırdın heryerde Varlığın neşe kaynağıydı Güzel sohbetlerde Heygidi dibi delik dünya hey Benim Eşref abim Şimdi nerde?
Brüksel, 29 haziran 1999 Yakup YURT
¤
Nida ÖZ ve Yakup YURT, Almanya
ROSARIA VE KATYA
İki hoşinsan İkisi de dünya tatlısı İki dost tebessüm İkisi de dostluğa sevdalı Birisi Sevdai'nin « Gül bahçesi » Diğeri Yorgo'nun « Gül » ü Geçen gün kapıma geldiler... Ellerinde bir tek gül pkırmızı Can veren kanngibi Mest ediciparfümlü Mügelerle sarmaş dolanır Raks eden Getiren dostlar gibi asil Birçiçek İçgüdüsel bir davranışla Yaklaştırdım burnuma İlaçgibigeldi Beynimde vegönlümde Dalga dalgayayılan Eczanelerde bulunmayan Alınıp satılmayan Yanaklarıma içtenlikle konmuş İki kelebekgibi hissettim Gül ve mügeleri ylesine konuşturan Rosaria ve Katya'yı Daha çok sevdim...
YakupYURT Bruksel - 29.04.2000
¤
«Yakup YURT kimdir?» desem ne dersin, dediğim zaman bize şu şekilde kendinden bahsetti :
«Yakup YURT 1950 yılında Bursa'da doğan bir Nisan 1şakasıdır. İlkokul ve ortaokul tahsilini doğduğu köydeyapştır. Sonra da, Bursa Erkek Lisesi'ne başlamıştır. Lisenin ilk iki sınıfınıgeçmişve son sınıfageçmeye hak kazanmıştır. 1966yılında Belçika'ya kaçakgöçmen işçi olarakgelen babası, 1967yılında durumunu yasallaştırdıktan sonra ailesiniyanınagetirmeye karar verince, YakupYURT 1967 Ekim ayında kendisine rağmen güneşi yağmur için terkederek Valon bölgesine gelmiştir. Fakat Batı Avrupa'nın sosyal ve ekonomik sisteminin vatandaşları için öngördüğü kadere razı olmadığı için, Belçika'da tahsiline devam etme kararı almıştır. Fakat bunun için, herşeyden önce, Fransız dili ve kültürünü lâyıkıyla öğrenmesi gerekmekteydi. Kararı kesindi ve kimse onu engelleyemedi. 1967 den 1979 a kadar tahsiline devam etti. Gayretleri boşa gitmedi ve Louvain Katolik Üniversitesi İletişim
Fakültesi'nden lisans diploması aldı. 1982yılında kendi köyünden Güzin isimli bir kızla evlendi. Bu mutlu beraberlik 1983 te Cavit ve 1985 te de Onur'un katılımıyla daha da pekişti.
YakupYURT 1981yılından beri Brüksel Asliye Mahkemesi nezdinde Türkçe ve Fransızca dillerinde yeminli tercümanlık yapıyor. Brüksel'in Türk mahallesi Schaerbeek'in tam ortasında bir tercüme bürosu var. Kendisine sır anlatılan, psikolojik, idarî ve hukukiçare sorulan, arzuhalci bir adam. Alçakgönüllü, komplekssiz ve sorunsuz biri. Hem romantik hemgerçekçi. İki dilli,çok kültürlü, evrensel ve sanat aşığı. Herkesgibi, meziyetleri de, kusurları da olan bir insan. Tercümeleri ile Mantes la Ville'de yaşayan büyük dostu veşair Üzeyir Lokman ÇAYCI'nınşiirlerinin içerdiği duyarlılığın yaygınlaşmasına katkıda bulunmaktan çok mutlu olacak.»
Brüksel, 04 haziran 1999
¤
HELA
Çoluk çocuk ile çıkma yola Başına gelir bin bir türlü bela Veledlerin çışı gelir, kakası gelir Bulamazsan her yerde hela
Yakup YURT
¤
Yazılarında ve şiirlerindeki farklılıklar ise onun güzel dünyasını belirledi:
ÖEK ÜÇLÜSÜNE NE OLDU?
Yakup YURT
27 Ekim 2005 günüParis'in kuzey varoşlarında başlayan göçmen gençlerin isyanı yayılıyor. Herkes korku içinde. ÖEK Fransa Cumhuriyetinin kuruluş felsefesini simgeleyen Özgürlük-Eşitlik-Kardeşlik sözcüklerinin kısaltması. Bu üç kavram pek uğramamış varoşlara uzun zamandan beri. Halbuki okullarda hâlâ ezberletiliyorlar gençlere. Peki bu gençler kim? Ezici bir çoğunluğu Fransa'da doğan ve büyüyen, Kuzey Afrika kökenli Fransız vatandaşı, işsiz, güçsüz, parasız, hayalsiz ve umutsuz gençler. Ki onlar, birer saatli bombaydılar ve patladılar! Araba alamayan, araba çalan, araba yakan gençler.. Gençlere hodri meydan çeken, onlara "pislik", "ayaktakımı" diyen, Macar kökenli Fransa içişleri bakanıNicolas Sarkozy'e meydan okuyan, savaş açmış gençler. Gelecekten umudunu kesmiş, sistemle kavgalı, hırçın gençler! Şiddetin çare olmadığını düşünemeyen, uslu durmaktan bıkmış, usanmış gençler! *** Gençler dünyanın her yerinde aynıdır. Aceleci, kıpır kıpır, sabırsız, idealist. Erişkinlerin kendilerine sunduğu düzeni beğenmezler. Çünkü zaman süreci içinde beklenti algılamaları değişmiştir. Tüketim alanları çoğalmış, alışkanlıkları başkalaşmış, taklitçilik ve benzeşme yaygınlaşmıştır. Kendin olabilmek ve kendi olarak kalabilmek zorlaşmış ve neredeyse imkansızlaşmıştır. Globalleşen dünyada toplumsal altyapı ve teknoloji insanları hazan yaprakları misali savurmaktadır. İnsanlar arası ve aile içi ilişkiler nitelik değiştirmiştir. Hazırlıksız yakalanan dünya ve insanlarlarımız ya çaresiz bir çırpınışta, ya da olumsuz bir teslimiyet içindedir. Ahkâm kesen çoktur, ama çare üreten yoktur. *** Gençler ekonomik sorumlulukları olmadığından saftırlar, temizdirler…Kirlenmeye zamanları olmamıştır henüz. Bir Fransız atasözü "Gençler bilmez, yaşlılar bilir yapamaz" der. Gençlikte deneyim ve ekonomik güçten, yaşlılıkta sağlıktan yoksundur ademoğlu. Dünyaya eleştirel bakarlar, dünyayı kendilerince şekillendirmek isterler, ütopyaları vardır. Uçukturlar, uçarıdırlar… Umut ederler, hayal görürler, hayallerinin peşinden koşarlar. Tutuculuğa karşı yenilikçidirler. Bu insanlık tarihinin her döneminde böyle olmuştur. Kuşaklar, kültürler, uygarlıklar, diller, dinler, etnik gruplar, sosyal sınıflar arası sürtüşmeler ve çatışmalar olagelmiştir. Bu da son derece doğaldır. *** İstemek güzeldir, güzel olmasına da, istekleri somutlaştırmak için gerekli maddi ve manevi olanaklar herkese eşit olarak verilmemiştir. Adalet eşit dağıtılmamıştır. Dürüst, namuslu, iyi ahlaklı, faziletli, sabırlı, inançlı olmak yetmemektedir. Herkeste derviş sabrı yoktur. Fırsat eşitliği gerçek ve iktidara ulaşma yolları açık olmalıdır. Irkçılık ve ayrımcılık 21. yüzyıl dünyasına yakışmamaktadır. *** Çocuklarımızı ahlaki ve mesleki yönden geleceğe hazırlamak bizim görevimizdir. Onların aile yuvalarımızı ve içinde yaşadıkları toplumu güzelleştiren hoş kokulu ve renkli birer çiçek olmasını istiyorsak, bahçıvan ciddiyetiyle çalışmak zorundayız. "Ne ekersen onu biçersin" felsefesi evrensel doğruluk içermektedir. ***
  • Univers Univers
  • Ebooks Ebooks
  • Livres audio Livres audio
  • Presse Presse
  • Podcasts Podcasts
  • BD BD
  • Documents Documents