Üzeyir Lokman ÇAYCI :  RABİA NAZ VATAN
13 pages
Turkish

Üzeyir Lokman ÇAYCI : RABİA NAZ VATAN

-

Le téléchargement nécessite un accès à la bibliothèque YouScribe
Tout savoir sur nos offres
13 pages
Turkish
Le téléchargement nécessite un accès à la bibliothèque YouScribe
Tout savoir sur nos offres

Description

«Tiyatro»

Informations

Publié par
Publié le 18 novembre 2019
Nombre de lectures 382
Langue Turkish
Poids de l'ouvrage 2 Mo

Extrait

«Tiyatro»
RABİA NAZ VATAN
Üzeyir Lokman ÇAYCI
Oynayanlar :
Profesör Ekrem Bey Sibel, öğrenci Tahsin, öğrenci Aysel, öğrenci Profesör Aylin Hanım
BİRİNCİ PERDE
(Sahnede Rabia Naz Vatan’a adalet istiyoruz pankartları taşıyan insanlara ait fotograflar yer alır. Sahnenin gerisinde görüntülerin düşürüleceği bir ekran, ortada bir masa ve dört sandalye bulunmaktadır. Oyuncular «Oyuncular hüzünlü bir müzikle sahneye girerler » Oyuncular zaman zaman ayağa kalkarlar, zaman zaman da otururlar.
Profesör Ekrem Bey: Arkadaşlar son zamanlarda karşılaştıklarımızın birbirlerine benzerlikleri bizi endişeye sevkediyor. Ne yazık ki AKP’li 18 yıllık bir dönemin sonucunda vahim olaylar sergileniyor. Hukuktan, adaletten ve eğitimden eser kalmadı. Problemlerin kaynağında bulunan unsurların başlıcaları ise şunlar : 1° Dış güçlere bağımlı hâle getirilmemiz ve bu güçlerin bize dayatmaları 2° Yöneticilerin itibardan tasarruf edilemez, diyerek yaptıkları akıl almaz israflar, şatafata ve gösterişe aşırı düşkünlükleri 3° Hukuk dışı, eşitliğe aykırı, ölçüsüz bir biçimde yandaşları ve yakınları koruyup kollamaları ve Anayasayı ve yasaları hiçe saymaları... 4° Çıkara bağlı, inanç değerlerini yozlaştıran ve yok sayan bir anlayışın egemen kılınması. Bu yöndeki bütün olumsuzlukların yaygınlaştırılmaları... 5° Rant için doğa katliamlarının yapılması, canlıların yokedilmeleri... Bakın bu konulardaki içimizi yaralayan örneklere:
(Ekrana çeşitli görüntüler düşürülür)
AKP’li düzende saraylarda itibar arayanlar okullarımızı ve öğrencilerimizi hiç umursamıyorlar...
AKP’li düzende dünyanın Türk polisine bakışı ise kaygı verici...
Aysel: Efendim, inançlı göründükleri halde çocukların, şiddetle karşılanmalarına, aşağılanmalarına ve ölümlerine sebep olanlara, böyle ortamları hazırlayanlara söylenecek uluslararası kurallar yok mu?
Profesör Ekrem Bey: 1924, Cenevre Deklarasyonu, «Kadın erkek bütün insanlar ve bütün ülkeler, insanlığın elindeki en iyi imkanların çocuklara verilmesi gerektiğini; bunu, ırk, din, milliyet ya da başka herhangi bir etkiden bağımsız biçimde yerine getirilecek temel görev saymak zorunda olduklarını kabul etmektedir.»
Sibel: En iyi imkanların çocuklara verilmesi gerekirken Rabia Naz orada… Henüz 11 yaşında ve kabirde İktidardakiler onu ve ailesini koruyamadılar… Ama anıları da sevenleri de yaşıyorlar Annesi, babası Rabia Naz gibi Hâlâ insan kimliği taşıyorlar… Size söyleyeceklerimiz var…
Aysel: 7 yaşındaki bir çocuğa arkadan kelepçe taktıran, takılmasına göz yuman bir iktidar çocukları koruyabilir mi?
Profesör Ekrem Bey: UNICEF Genel Direktörü James P. Grant, «Çocukların yaşamları ve normal gelişimleri, toplumun duyarlılıkları ve verebilecekleri açısından birinci önceliğe sahip bir konu olmalıdır ; çocuklar, iyi günde, kötü günde, normal dönemlerde ve olağanüstü durumlarda, savaşta ve barışta, ekonomik refah ve durgunluk dönemlerinde bu ilkeye güvenip bel bağlayabilmelidirler.» demektedir. Peygamberimiz de «Çocuklara şevkatli davranmayan, büyüklerine saygı duymayan insanlar bizden değildir» diyor. Çocuk sevgisi taşımayanlar Rabia Naz VATAN’ı öldürdüler. Babasını ağlattılar... Annesini çok üzdüler. Üstelik babasının acılarına destek olma yerine hakkını aradığı için deli damgası vurdular… Başlanılan dava bir türlü bitmiyor. İşler hiç iyiye gitmiyor. Milyonlarca insan olup bitenleri ibretle izliyor… Evet Rabia Naz VATAN’a hayatı çok gördüler…Tıpkı diğer masum insanlarımız gibi… (Resimler ekrana düşürülür)
Tahsin: Zamanlı zamansız Kılık değiştirerek Nerede bulunurlarsa bulunsunlar... İstedikleri şekle girsinler Diledikleri unvanı taşısınlar İnsanlara verdikleri zararlarla anılacak Ve sonuçta mutlaka yargılanacaklar...
Profesör Ekrem Bey: Günümüzde epey sayıda kâlp okuyucuları ve uluslararası denetleyiciler var. Günahkârların ve halktan kopuk siyasetçilerin sıfatları kâlplerinin aynaları gibi içlerindekileri yansıtıyor. Kötü niyetliler isteseler de istemeseler de kendilerini gizleyemiyorlar... Bu nedenle yaptıkları tahribatlarının giderilmesi için meydanlara dökülen halka ateş puskürüyorlar. Gazetecilere «yazmayın», vatandaşlara «susun», mağdurlara «gözlerimize görünmeyin» diyorlar! Bu yüzden devlet gücünü kullanarak onları tutukluyorlar, hapisanelere atıyorlar ve cezalandırıyorlar! (Resimler ekrana düşürülür)
Aysel: Bizler iktidarın baskılarından yıldık... İşledikleri suçlarla sarsıldık. Verdikleri zararlarla huzurumuzu kaybettik! Mustafa Kemal ATATÜRK’ün çocuklara bakışı böyle miydi?
Profesör Ekrem Bey: Evet Mustafa Kemal Atatürk ise «Yetişkinlerden çok çocuklarıni düşünen, onları kollayıp koruyan ve sağlıklı yetiştiren bir ulus, gözü arkada kalmadan, geleceğini daha iyi ve daha güzel olanın ellerine terkedebilir.» demiştir. Malesef iktidarın ülkeyi yönetememesi nedeniyle kadınlarımız gibi çocuklarımız da güven altında yaşayamamaktadır.
(Ekrana çeşitli görüntüler düşürülür)
AKP siyaseti her adımda çocuklara değer vermediklerini kanıtlıyor.
Sibel: Rabia Naz orada… Henüz 11 yaşında ve kabirde İktidardakiler onu ve ailesini koruyamadılar… Bugün onun milyonlarca seveni var Ellerinde pankartlar adalet arıyorlar Onların dostluğu bütün dünyaya sığar…
Profesör Ekrem Bey: Sahtekârlığı, hileyi ve yalanı beyaz kağıda yapıştırırsanız onu da karartır! Biz suskunluklarımızda kendi üzerimizde öğünülecek tek bir değer ve onur kazandıracak tek bir özellik bırakmadık. «Hakim tayin eden, hakimlerin terfilerini yapan, onların taraflı kararlarına sebep olan siyasetçinin yalan söylemesi, bu yalanın anlaşılması Müslüman ülkelerde hiç yadırganmaz! Müslüman olduğunu söyleyen siyasetçi yalan söyler, yalan söylemeye devam eder, yalan söylediği anlaşılır ve istifa etmeyi asla düşünmez. Müslüman olmadığı bilinen bir siyasetçi yalan söyler ve yalanı anlaşılırsa derhal istifa eder» İşte bizi farklı hale getiren ahlâk anlayışımız... (Ekranda çeşitli görüntüler yer alır)
Tahsin: Zamanlı zamansız Güç gösterileriyle çıkın ortaya Yapmadığınız işlerle öğünün Dünyanın en tanınmış insanlarıyla görünün Masummuş gibi kuzu postlarına bürünün Sonuçta pişmanlık duyacaksınız...
Profesör Aylin Hanım: Arkadaşlar konuşmalarınızı diledim... Her sözünüze ben de katılıyorum. Rabia Naz VATAN’a rahmetler kederli ailesine ve sevenlerine de başsağlığı diliyorum. Elbette iktidardakiler ülkemizi ve kurumlarımızı tartışılır hale getirdiler. Ailelere dokundular, ekonomimizi alt üst ettiler… Eğitim sitemimizi çökerttiler. Ülkemizi güvenilir ülke olmaktan çıkardılar… Gıda terörüyle hafızaları zedelediler… İnsanlarımızın aklî dengelerini bozdular.
İKİNCİ PERDE
(Sahnede Rabia Naz Vatan’a adalet istiyoruz pankartları taşıyan insanlara ait fotograflar yer alır. Sahnenin gerisinde görüntülerin düşürüleceği bir ekran, ortada bir masa ve dört sandalye bulunmaktadır. Oyuncular hüzünlü bir müzikle sahneye girerler)
Profesör Ekrem Bey: Peygamberimizin «İslâm güzel ahlâktan ibarettir» şeklinde sözü var... Yine Peygamberimiz «ALLAH’ın ahlâkıyla ahlaklanın» diyor. «İktidarın adamı bir RTÜK üyesi, irtica nedeniyle üniversiteden atıldı ve devlet parasıyla hacca gitti!» «03 Ocak 2011 tarihinde gazetelerde yer alan bir haberde Alman Vakfının araştırması yer aldı : AKP Türkiyesi toplumsal adalette en kötü» Biz, bize Müslüman gibi görünenlerde güzel ahlâk arıyoruz. Ama bir akademik çalışmaya göre durumumuz oldukça vahim... Yani Müslüman denilemeyecek bir haldeyiz: 2010 yılında George Washington Üniversitesi'nin Uluslararası İlşkiler bölümünde hazırlanan ve Global Economic Journal isimli dergisinde yayınlanan “An Economic Islamicity Index” başlıklı makaleye dayalı ve her yıl güncellenen verilere göre 208 ülke içinde Kuran'a ve İslamî ideallere en uygun olarak yönetilen ilk üç ülke: İrlanda, Danimarka ve Lüksemburg. Listedeki en Müslüman İslam ülkesi 33. sıradaki Malezya (yüzde 61'i Müslüman). Türkiye 71. sırada ki bir zamanlar %99’u Müslüman diye anılmiyorduk... Hanı şu şeriatla idare edildiği söylenen İran 139., Pakistan 145.sırada. İslam'ın doğduğu topraklar olarak bilinen Suudi Arabistan ise 91. sırada. Bütün bu açıklamalar rağmen iktidardakiler kendilerini gözden geçirmeyi düşünmüyorlar. Düşünmedikleri gibi suçlarını artırarak yollarına devam ediyorlar.
Sibel: Rabia Naz’a yaptıkları yetmedi Onu sevenlerle de mücadeleye başladılar Kim, hak, hukuk, adalet diyorsa taşladılar Acılı babayla ve anasıyla dahi savaştalar Elbette bizim onlara söyleyeceklerimiz var...
Profesör Ekrem Bey: Oyuncağı oldular dış güçlerin Gizliliği kalmadı işledikleri suçların Haklarını gasbettiler gökte uçan kuşların… Her şey emirlerinde şimdilik!
"AKP, toplumsal düzenimizin de bozulmasına sebep oldu"
Tahsin: Zamanlı zamansız Yaptıkları bütün kötü işler Ortaya attıkları fos görüşler Geri dönüşler, çarkedişler Sapmalar, eğri gidişler Bir gün mutlaka önlerine çıkarılacak...
Profesör Ekrem Bey: Karanlığa sığınanlar güneş doğduğu zaman sığınacak yer bulamazlar. İlim adamları «Haksızlıkları kamufle etmek için ibadetleri öne çıkarıyorsanız dinden çıkarsınız!» diyorlar. 24 saat üzerinde 24 saat, 7 gün üzerinde 7 gün siyasetle uğraştırılan bir millet kendi gerçeklerini görebilirler mi hiç? Seçimden seçime düşünülmesi gereken siyasî irdelemelerin uzun süreleri kapsayacak şekilde 4 veya 5 yıla yayılmasının getirileri ve götürüleri mutlaka masaya yatırılmalıdır.
Sibel: Rabia Naz’ın acısıyla yanarken Babası Şaban VATAN’a deli damgası vurdular İftiralar attırdılar... Susturmak, sindirmek için
Çeşitli tuzaklar kurdular… Aralarındaki suçluları da göz göre göre korudular Biliyoruz mutlaka adalet yerini bulacak...
Profesör Aylin Hanım: Iktidara taşıdığımız insanlarımızın kusurlarına bizler de ortak olduk... Adeta kusur ve kaos üreten iktidar, karşısında el-pençe durabilecek bir topluluk ve gençlik istiyor. Onların mağdur ettikleri insanlara da tam anlamıyla sahip çıkamadık.. Rabia Naz olayı hepimizi çok üzdü... İktidarın bu olay karşısındaki baskıları ise asla unutulmayacak
Tahsin: Zamanlı zamansız Kimi incitirlerse incitsinler Kime tehdit mesajı gönderirlerse göndersinler İstedikleri kadar sevmediklerinin kâlplerini gersinler Arzu ettikleri yere saklansınlar... gizlensinler Sonunda günahlarının karşılıklarını alacaklar...
Profesör Ekrem Bey: «Sağlıklı bir çevre», «temiz su», «güvenli bir ortam», «yaşam hakkına saygı», «ülke gerçeklerine göre eğitilmiş ve itibar gören bir gençlik», «haysiyetli insanlar», «bağımsız, dürüst - inançlı yöneticiler», «doğal – millî gıda politikası ve hayvancılık», «adalet» «Türk Silahlı Kuvvetlerine ve güvenlik güçlerine saygı» ve «komşu ülkelerle iyi ilişkiler – ciddi iç ve dış politika» olmadan bir ülkede huzuru tesis edemezsiniz. Rabia Naz VATAN’a ve ailesine yaşatılanların temelinde de bu eksiklikler bulunmaktadır.
(Ekrana çeşitli görüntüler düşürülür)
Sibel: Söylemesi bizden, Çıksınlar artık günah denizinden Hiç kimseye hayır gelmez suç dehlizinden Kötülükler onların adlarıyla anılacak...
Aysel: Milletvekilleri, yani millete vekillik yapanlar neden Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletin haklarını korumuyorlar. Onlar göreve başlarlarken andiçmemişmer miydi?
Profesör Ekrem Bey: Evet Milletvekillerigörevlerine başlarken aşağıdakişekilde andiçmişlerdi: "Devletin varlığını ve bağımsızlığını, yurdun ve halkın bölünmez bütünlüğünü, halkın kayıtsızşartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti ve Atatürk ilkelerine bağlı kalacağıma; halkımın refah ve mutluluğu içinçalışacağıma; heryurttaşın insan haklarından ve temel hak ve özgürlüklerdenyararlanması ülküsünden ve Anayasaya bağlılıktan ayrılmayacağıma; namusum veşerefim üzerine and içerim." İktidardakiler hukukun üstünlüğünüyerle bir ettiler. Bağımsızlığımızdan bahsetmek ise hiçmümkün değil... Amerika’dan icazet almadan karar veremiyorlar. Halkı böldüler. Laik ve sosyal hukuk devletinden eser kalmadı. Boşverelim halkın refah ve huzuru içinçalışmayı, halkı huzursuzyapmak veyoksullaştırmak için ellerinden geleni yaptılar... Geçenlerde bir dostum «vatan savunması nasıl olmalı» diye sordu bana. Ve ekledi «İktidardakilerin halka kahramangörünmek ve oydevşirmek için askerlerimizi feda ettikleri söyleniyor, ne dersiniz?» dedi. Ben de en iyi vatan savunması seçim sandıklarında olur... Sadece buna odaklanın ve bugünkü iktidarı demokratik yolla iktidardan uzaklaştırın, dedim.
(Ekranda çeşitli resimler gösterilir)
Günümüzde bu bahsedilen konuların hepsini yaşamaktayız.
Amaç cami yapmak değil, okulu ortadan kaldırmak... Ellerindengelse bütün okulları kapatacaklar. Okumuşinsanlardan korkuyorlar. Bu sebeple AKP’li bir üniversite rektörü bile bize cahil nesil lazım diyebiliyor.
** Söz vermiştik: «Adalete güveni tesis ediyoruz» şeklinde afişlerle duyuru yapmalarına rağmen adaleti imha ettiklerine dair bir çok uygulama tüylerimizi diken diken yapıyor!
Tahsin: Zamanlı zamansız Ne yaparlarsa yapsınlar Bütün baskıları dayatsınlar Delilleri, belgeleri karartsınlar Dönüp dolaşıp hepsi önlerine konulacak!
Profesör Aylin Hanım: Muhammed İKBAL «İsyan edemeyenlerin özgür yaşamaya hakları yoktur» diyor.Yani bu isyan aklın hareketiyle başlar... Kalbin işaretiyle gelişir... Kaygılar sizi kontrol etmesin, siz kaygıları kontrol edin! Doğanın ve devletin dengelerini bozanların kendi dengeleri de bozulur... Türkiye’de kirli siyasetle oluşturdukları 48 milyon yoksulu görmeyenler yine kirli siyasetle kurguladıkları düzen içerisinde sadece evlâdını kaybeden Şaban VATAN’ı gördüler... AKP yöneticileri kendilerini desteklememeyi ve eleştirmeyi suç haline getirdiler...Canlarını acıttıkları, mağdur ettikleri insanların kendilerine itaat etmelerini istiyorlar. Cezaevi yaptırtmakla, icra daireleri açmakla öğünen iktidardakilerin suçları arttıkça, kusurları belirginleştikçe milletle olan bağları kopuyor ve dengeleri bozuluyor. Hukuka, ahlâka değil yandaşlara sarılarak tatmin oluyorlar.
Sibel: Bazı şeyler, ne elde taşınır ne de cepte Görülmez hiçbir zaman her hangi bir sebepte Alevlenir, isyana dönüşür yürekte Dokunur büyük bir ah ile gafillere...
Profesör Ekrem Bey: Siyaset; dinin, ahlâkın ve vatan sevgisinin önüne geçti. Tanımı yapılamayan yozlaşma türleri, süpürülen değerler, imha edilen dostluklar, kargaşalıklar üreten bir yapılanma, kurumları ve yöneticileri yıpratan uygulamalar, adaletsiz hukuk kurgulanmaları, bunları yorumlamayan, irdeleyemeyen anlık çıkar düşkünleri sağlıklı bir ülkenin unsurları olamaz! Yani olumsuzluklarla yaşamaya alıştırılan bir milletin akıbeti Irak’lıdan, Libya’lıdan, Afganistan’lıdan ve Suriye’liden farklı olamaz. Feryat etmeyi unutmuş, haksızlıkları yorumlama melekelerini kaybetmiş, para, menfaat ilişkilerine göre kendilerini ayarlamış insanlarda namus, vefa, vatan sevgisi, Allah korkusu sükut ettiği için bunların geleceklerini düşünmeleri de beklenemez.
Tahsin: Zamanlı zamansız Sustursunlar, konuşturmasınlar Suçluyu suçsuzu ayrıştırmasınlar Yeterki kendilerini işin içerisine karıştırmasınlar Ağlatan ağlar… acı çektiren acı çeker unutmasınlar Karanlıklar dahi onlara yuva olamayacak…
Profesör Ekrem Bey: «Türkiye’de işsizlik nedeniyle 30 984 kişi intihar etti.» «Cumhurbaşkanı yardımcısı Türkiye’de adalete güven %38 dedi...» «Yargıtay Başkanı : Yargıya güven %30’a düşmüştür!» dedi...
  • Univers Univers
  • Ebooks Ebooks
  • Livres audio Livres audio
  • Presse Presse
  • Podcasts Podcasts
  • BD BD
  • Documents Documents