Üzeyir Lokman ÇAYCI : BAGAJ İÇİNDE YOLCULUK
4 pages
Turkish

Üzeyir Lokman ÇAYCI : BAGAJ İÇİNDE YOLCULUK

-

Le téléchargement nécessite un accès à la bibliothèque YouScribe
Tout savoir sur nos offres
4 pages
Turkish
Le téléchargement nécessite un accès à la bibliothèque YouScribe
Tout savoir sur nos offres

Description

BAGAJ İÇİNDE YOLCULUK Üzeyir Lokman ÇAYCI Fransa’ya götürmek için, babası evin tek kızı Aynur’u, arabasının bagajında saklayarak gümrüklerden geçirmişti. Yolculuk kolay olmamıştı yani... Kameralı yollara gelmeden önce Ayşe bagaja giriyor... Gümrüklerden iyice uzaklaşınca bagajdan çıkarılarak aracın içine alınıyordu. Annesi ve babası bir zorluk çıkmaması için sık sık dualar yapıyorlardı. Aynur’a da : “Dua et kızım... Zor durumdaki kişinin duası kabul olunurmuş...” diyorlardı. Paris’e böyle endişelerle geldiler...Garges-lès-Gonessebölgesine yakın bir yerde oturuyorlardı. Peynirden sucuğa kadar birçok şey getirmişlerdi... Hasan efendi: “Kızım gördün ya... buralara kolay gelinmiyor... Ekmek de kolay kazanılmıyor... Türkiye’de bir saat çalışan burada 5 saat çalışmalı ki insan bunların gözüne girebilsin...1978 yılında bir vatandaşımızın çocuğu öldü... Paris’te oturuyorlardı. Çocuğunun cenazesini yıkayacak bir imam dahi bulamadılar... Kolay değil buralarda yaşamak...” Aynur bir taraftan gülüyor, bir taraftan da maceralı yolculuğunun kendisini etkileyen yönlerini dile getiriyordu: “İki büklüm arabanın içinde, yakalandım yakalanacağım korkusu bir yana, yollarda peynir ve sucuk kokularından epeyce bunalmıştım. Araba ağırlaşınca veya dışarıdan değişik sesler duyduğumda da yüreğimi korku sarıyordu... Neyse ucuz atlattık...” Babası arada sırada ona takılmadan da edemiyordu:”Nasıl bagajıniçi rahat mıydı ?“diye. Fadime Hanım ne de olsa tecrübeliydi...

Informations

Publié par
Publié le 12 octobre 2016
Nombre de lectures 7
Langue Turkish
Poids de l'ouvrage 2 Mo

Extrait

BAGAJ İÇİNDE YOLCULUK
Üzeyir Lokman ÇAYCI
Fransa’ya götürmek için, babası evin tek kızı Aynur’u, arabasının bagajında saklayarak gümrüklerden geçirmişti. Yolculuk kolay olmamıştı yani... Kameralı yollara gelmeden önce Ayşe bagaja giriyor... Gümrüklerden iyice uzaklaşınca bagajdan çıkarılarak aracın içine alınıyordu. Annesi ve babası bir zorluk çıkmaması için sık sık dualar yapıyorlardı. Aynur’a da : “Dua et kızım... Zor durumdaki kişinin duası kabul olunurmuş...” diyorlardı.
Paris’e böyle endişelerle geldiler...Garges-lès-Gonessebölgesine yakın bir yerde oturuyorlardı. Peynirden sucuğa kadar birçok şey getirmişlerdi... Hasan efendi: Kızım gördün ya... buralara kolay gelinmiyor... Ekmek de kolay kazanılmıyor... Türkiye’de bir saat çalışan burada 5 saat çalışmalı ki insan bunların gözüne girebilsin...1978 yılında bir vatandaşımızın çocuğu öldü... Paris’te oturuyorlardı. Çocuğunun cenazesini yıkayacak bir imam dahi bulamadılar... Kolay değil buralarda yaşamak...”
Aynur bir taraftan gülüyor, bir taraftan da maceralı yolculuğunun kendisini etkileyen yönlerini dile getiriyordu: “İki büklüm arabanın içinde, yakalandım yakalanacağım korkusu bir yana, yollarda peynir ve sucuk kokularından epeyce bunalmıştım. Araba ağırlaşınca veya dışarıdan değişik sesler duyduğumda da yüreğimi korku sarıyordu... Neyse ucuz atlattık...” Babası arada sırada ona takılmadan da edemiyordu:Nasıl bagajın içi rahat mıydı ?diye.
Fadime Hanım ne de olsa tecrübeliydi... Kızıyla gündüzleri tanıdıklarına gezmeye gidiyorlar... Pazar alışverişlerini de onunla yapıyorlardı.
Birkaç hafta geçmişti. BIr gün babası Hasan Efendi işte iken tanımadıkları bir bayan telefonla arayarak kendilerine ziyaret için gelmek istediklerini belirtti. Fadime Hanım telaşlanmıştı... Aynura : “Kızım Fransada yaşıyoruz... Buralarda 72 millet var... Kimin ne olduğu ve ne yaptığı belirsiz. Anlayacağın insanlara buralarda güvenilmiyor... Sen 18 yaşını doldurdun... Bir evin tek kızısın... Zaten bizim niyetimiz hayırlı bir kapı bulup, seni buralarda evlendirmek... Babaannenin yanında uzun süre kaldın... Liseden orada mezun oldun... Hani tahsilli de sayılırsın... Sen gelenlerin yanına çıkma... Sadece bir görünürsün, o kadar... Aman dikkat et kızım... Biliyorsun senin oturma iznini alman için burada oturma izni olan iyi bir insanla evlenmen lazım...”
Aynur annesinin bu sözlerinden sonra : “Yani demek istiyorsun ki bu kişiler beni istemeye gelecekler?” Halime Hanım kızına iyice yaklaştı : “Kızım tanımadığımız insanlar niye bize gelsinler ki... Geliş sebeplerini de açıklamadılar... Yani tek bir husus kalıyor... O da seni istemeleri...” AynurBabam da evde yok! Haydiun içini sıkıntı sarmıştı. Annesine: “Pekiyi anne! Kötü niyetlilerse...” Halime Hanım: “Kızım zaten biz karar veremeyiz ki... Babanla oturup konuşmamız lazım... Böyle bir niyetleri varsa?...”
Bir saat sonra kapılarının zilleri çalındı. Kapıyı Fadime Hanım açtı. Kırk beş yaşlarında bir bayan kapının önünde idi... Yanında ise yirmi yaşlarında bir genç vardı. “Benim adım Zahide... Bir üst sokakta oturuyoruz. Kızınızla sizi geçen pazar yerinde gördüm. Misafir kabul eder misiniz”, dedi... Fadime Hanım: “Buyurun... buyurun...” dedi. Ve onları içeriye aldı. Biraz sohbetten sonra Zahide hanım: “Allahın emriyle kızınızı kardeşim Ayhana istemeye geldim... Uygun görürseniz biz kesin kararınızı öğrenmeye yine geleceğiz...”
Fadime Hanım: “Siz telefon numaranızı bırakın... Biz size kararımızı bildiririz... Biliyorsunuz kocam Karadeniz’lidir... Bu konuda hem titiz hem de söz sahibi odur... Söylediğim gibi tek evladımıza karşı, bizim elbette bir sorumluluğumuz vardır... “ Zahide hanım: “O halde ne zaman bizi arayabilirsiniz ?” Fadime Hanım: “Hanımefendi! Bu işler aceleye gelmez... Aileler birbirini önce tanıması lazım... Kardeşiniz nerede çalışıyor? Sizi kimler tanıyor? Türkiyedeki tanıdıklarınızın adreslerini bırakın... Biz bir araştıralım... Sonrası kolay...” ................. Gelen misafirler çeşitli telefon ve adresler bırakarak ayrıldılar... .......
Akşamüzeri Fadime hanım olup bitenleri işten dönen Hasan Efendi’ye anlattı. Hasan Efendi kendisinin olmadığı bir sırada böyle iki kişinin kızlarını istemeye gelmelerine bir anlam veremedi. Sonra gelenlerle ilgili epey araştırma yaptı... Ve bir akşam hanımına: “Bak hanım beni iyi dinle! Bizim bir evladımız var... Bu yavrumuzu ne sen ne de ben haydi git, der gibi sokağa atamayız...Oğlan işsiz ve turistmiş burada... Yani bizim kız gibi oturma iznini alamamış... Bizim kızla evlense bile burada yani Fransada kalmaları mümkün değil... Böyle bir halde polis yarın bir gün her ikisini de enseleyebilir... Bir diğer husus Türkiyede bu adam içmiş içmiş kendi öz babasını bıçaklamış... Sen böyle birisine şimdi kızını verir misin?” Fadime Hanım’ın gözleri dolmuştu. Endişe içerisinde kocasına, verdiği bilgilerden dolayı teşekkür etti ve Zahide hanıma verilecek kızlarının olmadığını duyurdu...
Aradan birkaç gün geçmişti... Üst katta oturan komşularının yedi yaşlarındaki kızı Serpil, Aynura resim yaptırtmak için geldiği bir sırada telefonlarının zili çaldı. Tanımadığı bir ses idi... Fadime Hanım’la konuşan kişi “Evde misiniz?” diye soruyordu... Bir bayan sesiydi...
Fadime Hanım kızına: Haydi kızım sen yukarı komşuların evine git... Serpilin burada benimle kaldığını annesine söyle. Ben çağırmadan da sakın buraya gelme... Anladın mı kızım? Fadime Hanım bir saat sonra kapının zili çalar çalmaz kapıyı açtı...
Üç maskeli adam kapı açılır açılmaz korkunç bir şekilde içeriye girdiler... Bunlardan biri Fadime Hanım’ın kolunu kıvırarak ters çevirdi... Ve ağzını bir eliyle kapadı. Diğer ikisi, odalarda Aynuru arıyorlardı. Bu arada Serpil maskeli adamları görünce korkarak çığlık çığlığa bağırdı. Kapının açık olmasıyla birlikte bu çığlıkları duyan yukarı katlarda oturan Türk’ler aşağıya bir panik halinde inmeye başlamışlardı... Korkuyla üç adam bir şey elde edemeden kaçmak zorunda kalmışlardı. Gerçek anlaşılmıştı... Kızlarını istemeye gelen kişiler kaçırmayı da planlamışlardı.
Bu olaydan sonra çaresiz kalan Hasan Efendi arabasının bagajında getirdiği kızını vakit kaybetmeden ilk kalkan uçakla Trabzona geri götürdü.
Paris, 01 Mart 1991
¤
Bu öykü 18.01.2002 cuma günü sevgili Feray ULAK ve Hasan GÜRBÜZ’ün yöneticiliklerini yaptığı TRT Türkiye’nin Sesi Radyosu "Bir Selam da Kendine Ver" programında spiker Sevgili Beyhan GÜNALP tarafından okunmuştur.
  • Univers Univers
  • Ebooks Ebooks
  • Livres audio Livres audio
  • Presse Presse
  • Podcasts Podcasts
  • BD BD
  • Documents Documents